Acısıyla, tatlısıyla, sevinciyle, kederiyle bir yılı daha geride bırakıyoruz...
Koca bir yılı elbette sadece olumsuz yönleriyle ele alamayız...
Çok şükür; güneydeki gibi ağır bir ekonomik kriz yaşamadık...
Bankalardaki mevduatların yüzder 40’ı traşlanmadı...
Türkiye; elini üzerimizden çekmedi ve bu sayede kamu görevlilerinin hem normal maaşları, hem de 13’üncü maaşlar ödendi...
Asrın Projesi’nde artık sonlara gelindi...
Turizmde olumlu gelişmeler yaşandı...
Kuşkusuz; geride bıraktığımız bir yıl içinde çok üzücü olaylar da yaşandı...
Ülkemiz açısından baktığımızda kalp ve kanser hastalıklarının, ayrıca uyuşturucu kullanımının artması hepimizi derinden üzdü...
Parlamentonun bu konularda önemli kararlar almaması...
Hükümetin, günlük konularla zaman tüketerek, bu kadar önemli konuları ciddiyetle değerlendirmemesi...
Gerçekten üzücüdür...
Uyuşturucu kullanımının 13 yaşa kadar gerilediği ülkemizde etkin önlemlerin alınabileceğini düşünüyoruz...
Bunun için de öncelikle cezalar ağırlaştırılmalıdır...
İkincisi denetimler artırılmalıdır...
Üçüncüsü eğitici programlar yapılmalı, uyuşturucunun zararları konusunda gençler bilinçlendirilmelidir...
Ürünler denetlenmeli
Kanser hastalıklarına gelince...
Yaşaan felaketten kurtulabilmek için acil reformlara ihtiyaç vardır...
Gerekirse siyasal partilere mali yardımı keseceksiniz, elde edilen para ile Türkiye’den su gelinceye kadar denizden arıtma yöntemiyle tüm konutlara ve tarımsal amaçlı kullanımlara ‘içilebilir kalitede’ su vereceksiniz...
Tüm konutlardan su depolarını kaldırıp, ihraç edeceksiniz...
Böylece hem çevre temizlenecek, hem de sağlığımızı tehdit eden çok önemli bir sorun ortadan kalkmış olacak...
Paslı depolardan akan suyu kullandırmayacaksınız...
İnsanlar musluklarını açtıkları zaman 24 saat süreyle su bulup, gönül rahatlığı içinde bunu kullanabilecekler...
Devam edelim...
Sebze ve meyve üreten tarlaları kontrol altına alacaksınız...
Üreticiyi önce eğitecek, buna karşın kanserojen ilaç kullananları hem üretimden men edecek, hem de cezalandıracaksınız...
Toprak analizleri yaparak, üretimin nerelerde yapılabileceğine karar verip, bunu ilan edeceksiniz...
Teknecik santralinin filtresini takacaksınız...
Eksozundan çıkan dumanla herkesi zehirleyen araç sahiplerini araç kullanmaktan men edeceksiniz...
Bu konuda alınmış kararları uygulayacaksınız...
Kanalizasyon sistemi çalışacak
Konutları, ana şeekeye bağlamak için konut sahiplerinden yüksek miktarda para talep edeceğinize, bunu devlet olarak finanse edeceksiniz...
Kanalizasyona bağlanmamış konut kalmayacak...
Böylece vidanjör ile kuyu boşaltma dönemi sona erecek...
Hem toprak kurtulacak, hem de ciğerlerimiz...
Sabah, akşam insan dışkısı tenefüs ederek, zehirlendiğimiz yetmez mi?..
Yazıklar olsun bizlere...
İhtiyaçlı olandan daha çok olmayanlara para dağıtan bu devlet...
Avrupalı olmak için çırpınan ve bu uğurda kendi milletini inkara bile kalkışan bu siyasiler...
Yıllardır bizleri dışkılıkta yaşatıyorlar...
Hiçbir Avrupa ülkesinde göremeyeceğimiz bu insanlık dışı olayla ilgilenmediler...
Kanalizasyon şebekesini oluştururken, ilgili müteahhitlik firmalarını yeterince denetlemedikleri için sürekli patlayan borulardan çıkan insan dışkıları evlerin, işyerlerinin içine kadar girdiği halde bunu da umursamadılar...
Ülke ekonomisinin kalbi Lefkoşa Sanayi bölgesi hemen her hafta sonunda insan dışkılarıyla yıkanıyor...
Kimse umursamıyor...
Ondan sonra hep birlikte “vay şu da kanser olmuş, şu da hayatının kaybetmiş” diyerek dert yanıyoruz...
Kararlı olmak yeterli
Yukarıda sıraladıklarımın tümü, basit kararlarla yapılabilecek işleridr...
Bunun için niyet lazım...
Vizyona ihtiyaç var...
Parti MYK’larının etkisinden kurtulmak gerekir...
“Önce benim ülkem ve benim insanım” diyebilecek bir düşünceye ihtiyaç var...
Meyhane masalarında ve meclis kürsüsünde kükreyerek hiçbir şey yapılamaz...
Artık popülüzme tahammülümüz kalmadı...
Halkımız hak ettiği hizmetleri almak istiyor...
Yaşanan kalp ve kanser hastalıklarını asgariye indirmek eliğmizdedir...
Sağlık Bakanlığı’nın bütçesini artırarak “daha fazla hasta, daha fazla para” mantığını terk eden bir yaklaşım içine girmeliyiz...
Hasta insan sayısını azaltabilmenin yollarını bulmak doğru olandır...
Yılın 300 günü güneşli geçen bir ülkede, sağlıklı üretim yaparak, sağlıklı bir toplum yaratabiliriz...
Zehirlenmemek için güneye gitmek zorunda kalan insanlara, kendi üreticisinin alın teriyle yetiştirilen, doğal sebze ve meyve sunabiliriz...
Bunun için de çok hızlı bir şekilde, çok etkili kararlar alınmalıdır...
2014’e veda ederken, 2015 için beklentilerimizi kısmen özetlemeye çalıştım...
Alışılmış siyaset anlayışının dışına çıkılırsa...
Ve oy hesabı yapmadan icraat gerçekleştirilirse...
Bu küçük ülke, kısa sürede düzlüğe çıkabilir...
Hatta örnek bir ülke olur...