Kıbrıs konusunda 5’li konferans için hazırlıkların başladığını biliyoruz…
   Lute yakında adaya gelecek ve sonrasında Genel sekreter Guterres’e bir rapor sunacak…
   Rum yetkililerinin açıklamalarından öğrendiğimize göre; 5’li konferans Aralık sonu veya Ocak başında gerçekleşecek…
   Olmasın mı?..
   Elbette olsun…
   Kimse bunun tersini söylemiyor…
   Ancak; yeni müzakere sürecinde Kıbrıslı Türkler açısından en önemli başlıklara yeniden bir göz atalım:   
   1-Türkiye’nin garantörlüğünün devamı...   
   2-Mülkiyet sorununun, taviz bölgeleri dışındaki yerlerde ‘global mal takası’ ve ‘tazminatla’ çözülmesi...   
   3- İki bölgeliliğin sulandırılmaması...   

Birincisinden başlayalım...   

   Türkiye’nin garantörlüğünün devamını niçin istiyoruz?..   
   Çünkü 57 yıldan beri ayrı yaşadığımız Kıbrıslı Rumların, bundan sonraki süreçte bizimle ‘iyi geçineceğine’ olan inancımız çok azdır…
   Hele önceki gün okullarda yapılan Türkiye aleyhtarı etkinliğe katılan binlerce Rum gencinin 
“Türkler Yunan toprağında ölecek… Grivas yaşıyor” diye haykırması ve buna karşı çıkan sadece 2 Rum gencinin diğerleri tarafından öğretmenlerin gözü önünde linç edilmesi endişelerimizi haklı çıkarıyor…
   Sayıca onların dörtte biri kadarız...   
   Bizim ‘barışçı’ duygularımıza karşılık, Rumların ezici bir çoğunluğunda uzun yıllardan beri Türk düşmanlığı üzerine kurulmuş bir anlayış vardır...   
   Türkiye’nin garantörlüğü dışındaki garantilerin, olası bir iç çatışma durumunda bizleri koruyamayacağını da biliyoruz...   
   Bazıları NATO’nun garantör olmasından söz ediyor...   
   Ne var ki; NATO’nun garantörlüğü, sadece dış saldırıları kapsıyor...   
   İçte yaşanacak sorunlar karşısında herhangi bir müdahale stratejisi yoktur...  
   Şimdi herkes sakin bir şekilde düşünmeye başlasın...   
   Bunca yıldır Beşparmak Dağları’na bakarak Türk düşmanlığıyla beslenen 850 bin Rum ve Yunanlı bir anda içimize karışacak...   
   En ufak bir tartışmada sopaların ve 10 yıl önce Larnaka Rainbow Festivali’nde olduğu gibi bıçakların konuşması halinde bizim halimiz ne olacak?..   
   Bu tür saldırıları hangi güç bastıracak?..

Rum gençlerine kötülük yaptılar
 
   Yıllarca Türk düşmanlığıyla eğitilen Rum gençlerine de yazık ettiler…
   Onlara Kıbrıs gerçeklerini tam olarak anlatmadılar…
   Türkiye’nin 20 Temmuz Barış Harekâtı’nı neden gerçekleştirdiğini; yani 15 Temmuz faşist Yunan darbesini sakladılar…
   Okul kitaplarında 15 Temmuz’dan bahsedilmesini yasakladılar…
   Makarios’un, Türkiye’ye “Kıbrıs’ı faşist Yunan askerlerinden kurtar” çağrısından hiç söz etmediler…
   Sadece Türk düşmanlığına dayalı bir eğitim sistemi geliştirerek, iki toplum arasında büyük bir uçurum yarattılar…
   Bu gerçekleri Amerikası, İngilteresi, Almanyası göremiyor mu?..
   Elbette onlar da görüyor…
   Ama gördükleri halde tek yanlı siyaset izlemeye devam ediyor ve bizlere haksızlık yapıyorlar…
   Onlara güçlü bir sesle Türkiye’nin garantörlüğünden vazgeçmeyeceğimizi şimdi bir kez daha söylemeliyiz…

   Yarın: Mülkiyet meselesi