Kuzey Kıbrıs’ın en önemli sorunlarından biri yolların çok kötü oluşu ve kısmen buna bağlı trafik kazalarıdır...
Bir diğeri de çevrenin bozulması, her tarafın çöplüğe dönüşmesidir...
Sadece bu iki olay; Kıbrıs’taki insanların yaşam biçimlerini, bilgi, görgü ve becerilerini anlamak için yeterlidir...
Lefkoşa kent içi dahil, ana yolların hemen hepsi yıpranmış, trafik açısından sakıncalı bir durumdadır...
Yolların hemen hepsinde trafik ikaz çizgileri silinmiş, yok olmuş, birçok yerde trafik ikaz işaretleri de otlarla kapanmış vaziyettedir...
Makam aracının arka koltuğunda oturan ve bir kentten, ötekine gidip, gelen bakanlar bunları her ne halse göremiyorlar...
Büyük bir olasılıkla yol boyunca cep telefonlarıyla konuşuyor, dost, akraba ve partilerinin işlerini takip ediyorlardır...
O nedenle pencereden dışarı bakmıyor, ülkenin ne hale geldiğini göremiyorlar...
İyi ki Gül geliyor
Yazın kavurucu sıcaklarında, turizm merkezi Girne’nin doğusu ve batısındaki ana yollarda trafik adacıkları, orta refüjler ve yol kenarları otlarla örtülüdür...
Ağaç boyundaki otları aylardır ne gören oluyor, ne de temizleyen...
Lefkoşa’nın en işlek caddedi olan Dr.Fazıl Küçük Bulvarı dahi birkaç gün öncesine kadar perişan haldeydi...
Yol ortasında ve kenarlarında trafik çizgileri görünmez durumdaydı...
Yolun birçok yerinde çökmeler vardır...
Allaha şükürler olsun ki; Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül, 20 Temmuz törenleri nedeniyle adamıza geliyor...
Bu ziyaret nedeniyle Lefkoşa’da törenlerin yapılacağı Dr.Fazıl Küçük Bulvarı’nda trafik ikaz çizgileri son bir hafta içinde ‘kısmen’ boyandı...
Lefkoşa-Girne ve Girne-Alsancak yolundaki otlar ‘çok şükür’ son 3 günden beri temizleniyor ve yollar ‘kısmen’ boyanıyor...
Sabah atılan boya, akşama doğru silinmeye yüz tutsa bile “buna da şükür” demeye başladık...
Ben utanıyorum
Kıbrıs’ta doğan, büyüyen ve halen burada yaşayan bir insan olarak; bizlere bu yaşatılanlar karşısında hem üzülüyor, hem de utanıyoruz...
Seçim zamanında oy verdiğimiz insanların, bir makama geldikten sonra görevlerini ihmal etmelerinin bir insanlık suçu olduğunu anlamalarını bekliyoruz ama olmuyor, anlamıyorlar...
Bu devlete ve insanlara hiçbir konuda hizmet vermiyorlar...
Türkiye’den gelen paraları aydan aya kamu görevlilerine dağıtmanın dışında bir faaliyet göstermiyorlar...
Yollar çökmüş, trafik ikaz işaretleri yok olmuş, insanların hayatı tehlikeye atılmış, her taraf kuru otlarla kaplanmış, çöp dağları oluşmuş, plastik torbalar havada uçuyormuş, bunların hiçbirini görmüyor, umursamıyor ve önlem almıyorlar...
Böylesi güzel bir ülkenin gözlerimizin önünde batmasını sadece seyrediyorlar...
Bundan 40 yıl önce elde edilen olanaklarla, Küçük bir İsviçre olması gereken Kıbrıs’ın kuzeyini ‘çöplüğe’ çevirmenin bir insanlık suçu olduğunu onlara birilerinin sürekli hatırlatması gerekiyor...
Peki bunu kim yapacak?..
Elbette sivil toplum örgütleri...
Sıradan vatandaşlar da onları ‘ses vermeye’ zorlayacak...
Ama bunların hiçbiri yapılmıyor...
Büyük bir olasılıkla sıcaklar beynimizi ve hareket kabiliyetimizi etkiliyor da ondan...
Geç algılama, bitkinlik ve zihinsel yorgunluğun sebebi sıcaklardır...
Kesinlikle böyle...
Şahsen bu kadar sakin duruşun nedenini ‘aşırı sıcaklara’ bağlıyorum...
Başka mazeret aramaya gerek yok...
Zihinler durmuş, bitkinlik hat safhaya ulaşmış...
Bu sessizlik, bu kabullenmişlik kesinlikle ondan olmalı!!!