Gündemimiz Yahudiler… Yahudilerin Kuzey Kıbrıs’tan mülk edinmesini istemiyoruz. Burada yaşıyor olsalar da Yahudiler, dini ibadetlerini yapacakları meskenlere de sahip olmamalıdırlar.
Bazılarının “KKTC yurttaşı” olduklarına da bakmayın; onlar “bizden biri” değillerdir ve asla olamayacaklardır.
“Yabancı düşmanlığı” mı dersiniz; yoksa doğrudan “Yahudi düşmanlığı” demeyi mi tercih edersiniz size kalmıştır ama bu söylemlerin tam bir histeriye dönüştüğü açıktır. Bu söylemler o kadar histerik bir hal almıştır ki bu histeriyi yatıştırmak için “yasa yapma” zorunluluğu ortaya çıkmıştır.
Başbakan Üstel ile İçişleri Bakanı Oğuz, dünkü Meclis birleşiminde yaptıkları konuşmalarla yabancılara mülk satışı konusunda yasal düzenleme yapma gayretinde olduklarını ve hazırladıkları yasayı muhalefetin de görüşünü alarak Meclis’e sevk edeceklerini duyurdular. Gerek Başbakan gerekse İçişleri Bakanı, bu çalışmaları “emlak sektörüne zarar vermeden” yapacaklarını belirtmek ihtiyacı da duyduklarına göre, gerçekte böyle bir “zarar verme” olasılığı da vardır ama yapacaklar… Zarar verme olasılığını dikkate almayacaklar ve yapacaklar!
Peki neden yapacaklar? Ne için yapacaklar? Ve ne yapacaklar?
Yapacakları yeni düzenlemenin yabancılara mal satışının esaslarını yeniden belirleyeceğini anlıyoruz ama şimdiki halde bile yabancıların mal edinebilmesi ciddi sınırlamalara ve Bakanlar Kurulu iznine bağlıdır. Bakanlar Kurulu, istediğine izin verir; istediğine vermez. Hiçbir yabancının, “KKTC’de mal almama izin vermediler” diye mahkemeye gitme hakkı da yoktur. Vermedik; bitti!
Peki neyi düzenleyecekler? Sözleşme ile mal satışını mı engelleyecekler? Sözleşme ile mülk satanlara veya buna aracılık edenlere cezai kurallar mı getirecekler?
Sanırım gündeme gelecek olan budur ama anayasal bir hak olan “sözleşme hakkı” ne olacak? Ben, herhangi bir muhatabım ile “yasal gerekliliklerini yerine getirdiği takdirde malımı kendisine yasal olarak devredeceğime ve buna karşılık avans olarak bilmem ne kadar para aldığıma; satış işleminin yasal olarak gerçekleşmesinden sonra da ek olarak şu kadar para ödeneceğine” ilişkin bir sözleşme imzalayamayacak mıyım?
Dün, ülke genelini kapsayan bir imar planı hazırlanmasından da söz edildi ama bunun yabancılara mal satışı ile ilişkisi olmaması gerekiyor. Böyle bir plan hazırlayarak ve her istenen yere inşaat yapılmasını engelleyerek tarım arazilerini korumak, şimdiye kadar çoktan yapmamız gereken bir işti. Böylece tarım arazilerinin de kendilerine göre kıymet artışını sağlayabilir ve hatta, tarıma daha nitelikli işletmeler bile kazandırabilirdik. Bunu geçiniz!
Bu durumda bu yasa çalışmasının en önemli amacı, bu Yahudi düşmanlığı yatıştırmak olarak belirlenebilir. Zaten bizzat UBP milletvekillerinden bazıları, bilinen bazı kişilerden de destek alarak “bakan olamamalarının hıncını” çıkarmak için yola düşmüşlerdi… Başbakan, bu konuşması ile onları yatıştırmayı; sorunun çözümüne muhalefeti de ortak ederek onları da susturmayı amaçlamış olabilir…
Şimdi olan tam olarak şudur: Kimileri siyaset yapacak diye, yasal altyapımıza uymayan, korkuları yatıştırmak amaçlı yasal düzenleme yapılması olasılığı ciddi bir tehlike olarak gündeme gelmiştir.
Asıl tehlike de işte budur!
Popülist feveranları yatıştırmak için yasa yapmaya başlarsak bunun sonu çok kötü olacaktır!
Fidan’ın açıklamalarının yatıştıramadıklarını yatıştırmak için yeni yasa hazırlanıyor…