Hiç kimsenin, hiçbir kurum veya kuruluşun bilinçli veya bilinçsizce ülkemize turizm adına taş taş üstüne koymaya çalışan turizm sektörünü manipüle etmeye hakkı yoktur. En küçüğünden en büyüğüne var olan münferit veya kurumsal turizm emekçilerini de darbelemeye hakkı yoktur.
Sektörün tüm oyuncularına birbirlerine o kadar zincirin tüm halkalarına karşı birbirlerine bağlıdır ki; birisinin kopması tüm sektörün kopmasına sebep olur.
Sektörü kendi ölçülerine göre yön vererek doğru limana sürüklemeye çalışan bizler gibi üst akıllar, ağızımızdan çıkacak olan her kelimeye attığımız her adıma çok dikkat etmeliyiz.
Bu ülke kepimizin ülkesi. Görüyorsunuz işte, dünyanın on binlerce uzağında olan büyük güçler adanın etrafında filoları ile, uçak gemileri ile, petrol arama ve sondaj platformları ile parsel parsel adeta bir çember oluşturmakta. Bizler ise adamızın sadece kırk mil ötede olan Anavatan Türkiye`miz ile Münhasır Ekonomik Bölgelerimizde hak talebi bile bu ülkelerin ve güneyli komşularının ağırına gidiyor ve bizi engellemeye çalışıyorlar.
Rum kesiminden ülkemizi ziyaret etmeye gelen turistleri bile hazmedemiyorlar. Her gün basında onlarcasının kuzeye geçişlerinin bile engellendiğini görüyor ve okuyoruz. Sanırsınız ki Türkiye Antartika’nın yanında ve Akdeniz’in Güneydoğusunda ve buna hiç hakkı yok. Dünyanın beşinci büyük sondaj gemisi Abdülhamid Han ile Mersin açıklarına yakın kuyularda sondaj yapmaya başlayacak . KKTC ve Anadolu toprakları Doğu Akdeniz'de var olduğu müddetçe bizim bu denizlerde ve Mavi Vatanda herkesten fazla hakkımız var.
Teşvik sistemleri dünyanın her gelişmekte olan turizm destinasyonlarında vardır
Gelelim esas meselemize.
2018 yılından beri beklemekte olan teşviklerin ödenmesi tam anlamıyla başlamadı.
Zaten kuzeye çalışan opratörler de elini ayağını bu operasyonlardan elini ayağını çekmiş durumda. Konuştuğum bu kişiler, büyük hacimli işlere girmeyecek ama kendi ölçülerine göre işlerini devam ettirecekler.
Türkiye Turizm sektörü acil eylem planı destekleri ve turizm sektörüne yönelik istihdam destekleri en son şekli ile nedir diye araştırmamı yaparken çok kapsamlı turizm sektörünün hizmetine ve kullanımına sunulduğunu görmek beni mutlu etti. Bazen Amerika’yı tekrardan keşfetmeye çalıştıkça derinlerde kaybolabiliyoruz. Bir kere herkes yani devlet yönetiminde olanlar turizm sektörümüzün koyduğu değişim ve dönüşümün farkına varmalı.
Öyle lafla peynir gemisi yürümez. Ülke eğer dış ticaret açığının yarısından fazlasını turizm gelirleri ile karşılıyor ise ona göre turizm endüstrisinin bir devlet politikası olması için adımlarını atacak.
Gittikçe tüm bütçe içinde yüzde birlerde kalan bütçeler ile gerçekçi turizm hamlesi gerçekleştirmek ne kadar doğru? Sonra da adeta şapkadan tavşan çıkarmayı bekliyoruz.
Ülkede gelir fazlası verene bir iki bakanlıktan en başta geleni turizm ise gelirleri yıllık bütçe içerisinde ona göre turizm sektörünün kullanımına aktarılmalıdır. Bunu tüm bakanlıklar bir devlet siyaseti şeklinde düşünmeli ve adımlarını bütünsel bir hükümet politikası değil de devlet siyasetine dönüşmesine yardımcı olmalı. Daha fazla ülke tanıtımı, daha fazla pazarlama, ülkeye daha fazla turist, turizmde planlama, daha fazla müze, ören yeri bu siyaset doğrultusunda oluşacak olan unsurlar. Türkiye`nin bu amaçla yaptıklarına bakalım.
2015 yılında sadece Rusya Federasyonu ve BDT ülkelerinden turist getiren A grubu seyahat acentalarına verilen destek 2016 yılında da tüm ülkelerden turist getiren seyahat acentalarına verilen destekler genişletilerek artırılmıştır. Desteğin 2017 yılında da sürmesine yönelik 2016/9619 sayılı karar ise 31 Aralık 2016 29935 sayılı 2,Mükerrer resmi gazetede de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Buna göre 1 Ocak -31 Aralık 2017 tarihlerinde tüm ülkelerden turist getiren A grubu seyahat acentelerine uçuş başına 6000 USD ( Altı bin Amerikan Doları ) teşvik verilecektir. Ortalama bir uçağı 169 kişiden hesaplayacak olursak bu kişi başına 35 Euro teşvik verilmektedir.
Dikkat edin bu rakam uçuş başınadır. Yani bu gidiş dönüş sefere dönüştüğünde70 Euro olarak hesap edilmelidir. Devam edelim, ayrıca bu dönem içerisinde 200 den daha fazla yapılan uçaklarda dolmuş
( tarifesiz ) uçuşlarla yapılan ve en az 150 yolcu getiren A grubu seyahat acentelerine 6000 USD % 30 daha fazla artırılarak verilecektir. Şimdi esas dananın koptuğu yer burası. Bu destek kararı, şartları yerine getiren tüm tarifeli ve tarifesiz uçuşlara verilecektir. B u yazdıklarım benim kendi düşüncelerim değil, tamamıyla Birinci eylem planında yazılan ve resmi gazetede de yayınlanarak yürürlüğe giren şartlardır. Diğer eylem ve şartları ise bizim ülkemize ve yazımızın esasını oluşturan başlığı çok etkilemediği için değinmek istemiyorum.
Turizm dinamikleri bizim ülkemizde çok değişken
Dikkat edilmesi gereken en önemli unsurlardan bir tanesi ise Türkiye dünya tarafından her limanı tanınan ve diğer uçuşlara açık bir turizm destinasyonu. Anlayacağınız bizim ülkemize turist getirmeye seyahat acenteleri ve tur operatörlerinin zorlukları çok ama çok daha fazla. Ülkeye direk uçuş olmaması kısaca maliyet unsurlarının da artmasına ve bağlanacak olan uçakların risk faktörü ise yine ayni doğrultuda artmaktadır. Ülkemizde açıklanan ve bakanlar kurulunca onaylanarak resmi gazetelerde yayınlanan teşvik kitapçıklarına konulan her madde bizim ülke olarak diğer ülkelerde ülkemize turist getirme adına verdiğimiz bir taahhüttür.
Sürekli bunların değişmesi ve veya azaltılması ülkemize turist getirmeye çalışan tüm lokal ve yabancı tur operatörlerini de çok zora sokmaktadır. Ülke imajımızı ve marka değerini yıpratacak her türlü adımı hesap etmeli, ona göre tedbirlerimizi almalıyız. Amaç ülkeye turist getirmek ise, TC Kalkınma Ekonomik İşbirliği ofisi ile müşterek geliştirilen yeni acente otomasyon sistemine geçiş için tüm küçük, orta, büyük otellerimiz, ayrıca eko tesislerimiz bu sistem içerisine süratle dahil edilmeli ve adanın bu kısır döngüden kurtulması için yeni hamleler yapılmalıdır.
Yazıma son verirken küçük bir parantez de ülkemizden binbir zorluk ile turist getiren tur operatörlerine de değinmek istiyorum.
2011 yılından beri kurulan bu teşvik sistemiyle risk alarak uçak anlaşmalarına giren ve her yıl adamızdaki turist akışına çok ama çok önemli katkılar koyan tur operatörleri aslında şahsım adına büyük bir misyon üstlenerek bugünlere gelmişlerdir ve ülkenin turizm pastanın büyümesinde inanılmaz bir etki yaratmışlardır. Elbette ki teşvik sistemi ( sadece operatöre değil ,otelciye de verilmeli ) sonsuza kadar devam etmemeli. . Dürüstlükleri ve iş ahlakları ile otellerimizin özellikle kışın ve yazın dolmasında büyük etkileri olmuştur. Yalnız oteller değil, bu turizm işinin içerisinde olup da aktif olarak ekmeğini gıda, meyve, sebze , hayvan ürünleri ,kahve, suvenir eşyası, tekstil satan esnaf ve emeğini koyarak kazanan kişiler her geçen gün toplumumuzda çoğalmaktadır. Bu operatör otelci ve devlet üçgeni tekrardan kurgulanmalıdır.
Keşke bu tür operatörleri çoğalsa ve kurulacak olan işbirlikleri neticesinde adamıza daha fazla turist gelse. Toplumsal barış gün geçtikçe daha fazla kendini hissettirmekte. Elektrik ,su , ulaşım , altyapı, çevre , kültürel mirasın yerlerde süründüğü , siyasi aç gözlüğün tavan yaptığı bu günlerde nasıl bir ekonomik kalkınma bekleyebiliriz ki ?
Turizm dolu günler bizlerin olsun…