banner564

Yargılanması gereken kötü siyasettir

   CTP milletvekili Tufan Erhürman, siyasi partilerin mali açıdan denetlenmemesine sert tepki gösterdi...

   Başsavcılığın da bu konuda adım atmamasından yakındı...

   Yanlış mı yaptı?..

   Elbette ki hayır!..

   Toplumun kanayan yaralarından bir tanesine parmak basması çok isabetli oldu...

   Ancak meselenin özüne inerek, bu tartışmaların daha da derinleşmesi gerekiyor...

   Çünkü; vücudun kanayan kısmı sadece bir tırnak değildir...

   Baştan başlayarak, tırnağa kadar her tarafımız kanıyor...

   Ve bunun ana sorumlusu da Başsavcılık veya yargı değildir...

   Ana sorumlu kötü siyasettir...

   Çünkü siyaset; ülke ve toplum menfaatlerine göre değil; kişisel ve partisel çıkarlara göre şekillenmiş durumdadır...

   “Sen benim partimden değil misin?..”

   Öyleyse çek başına geleni...

   “Benim partime geçiyor musun?..”

   Öyleyse işin tamam!..

   Kuzeydeki siyasetin özeti budur...

  

Yolsuzluk ve suistimal dosyaları ne oldu?

  Siyasi partilerin mali durumlarının denetlenmesinden çok daha önemli dosyalar gönderildi Başsavcılığa...

   Başsavcılık, bu dosyaların hemen tümünde ‘suistimal’ veya ‘suç unsuru’ buldu...

   Ve ‘dava açılması’ talebiyle bunları polis genel müdürlüğüne gönderdi...

   Polis genel müdürlüğü o dosyaları aylarca bekletti...

   Neden?..

   Siyasiler öyle emretti de ondan...

   Üzücü olan şu ki; bizim ülkemizde bugüne kadar bir tane milletvekili veya bir tane üst düzey görevlisi ‘siyasilerden gelen’ bu yasa dışı isteklere, emirlere ve baskılara baş kaldırıp “olmaz efendim” demedi...

   Hemen herkes gününü gün ederek, makamını korumayı ve “iyi insan” olmayı, eleştirilerden uzak kalmayı yeğledi...

   “Sin de kal” misali...

   Halbuki bu ülkede benzeri görülmemiş çirkinlikler, vurgunlar yaşandı...

   Bu ülkede becerikli insanlar tepeden indirildi, yerlerine ‘parti rozeti takanlar’ getirildi...

   Bu ülkede kamu düzeni yerle bir edildi...

   Ayaklar baş, başlar ayak oldu...

   Bu ülke insanına, kurallara bağlı disiplinli yaşam unutturuldu...

   Bu ülke rüşvet, hırsızlık, soygun, yalan, sahtekarlık olaylarının merkezi oldu...

   Yeşil ada, suç cennetine dönüştü...

 

1982’nin dosyaları da yok edildi

   Pislik, ahtapotun ayakları  gibi her yanı sardığı için yaseminler de tütmez oldu...

   Genç, inançlı ve çalışkan bir insan olarak Tufan Erhürman, 5 yıl önceki yazısına hala yanıt alamamaktan yakındı...

   Ama bu ülke insanı, bir süre önce kaybettiğimiz unutulmaz komutan Orgeneral Kemal Yavuz’un, 1982’de adadan ayrılırken, KTFD Polisi aracılığıyla Başsavcılığa gönderdiği ‘kaçakçılık dosyalarının’ sonucunu da alamadı...

   Aradan 5 değil 32 yıl geçti...

   Dosyalar yok edildi...

   Dönemin Başsavcısı mı yaptı bunu?..

   Elbette değil...

   Siyaset emretti, Başsavcı gereğini yaptı...

   Güneyde, cephanelik patlaması sonrasında görevlendirilen’ soruşturma memuru’ Cumhurbaşkanı’nı ayakta sorguladı...

   Cumhurbaşkanı İncil’in üzerine basarak yemin etmek zorunda kaldı...

   Görev süresi bitti, sorgulaması devam ediyor...

   Rum Merkez Bankası’nın eski başkanı, kızına ‘usule aykırı’ kredi temini iddiasıyla sorgulanıyor...

   Yakında yargıya havale edilecek...

   Rum Telekomünikasyon İdaresi’nin Yönetim Kurulu Başkanı, Türk arazisinin satın alımında ‘rüşvet iddiasıyla’ yargılanıyor...

 

Devlet olmak kolay mı?..

   Güneyden daha birçok örnek verebiliriz...

   Önümüze bir de Avrupa örnekleri gelse tam rezil oluruz...

   İspanya Kralı Carlos’un damadı, kar amacı gütmeyen bir Vakfı şahsi çıkarları için kullanmak ve rüşvet iddialarıyla ilgili olarak yargılanıyor...

  Tam 23 yıl hapsi isteniyor...

   Almanya’nın eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff, bira festivalinde 700 Euro’luk masrafı bir şirkete ödettiği iddiasıyla uzun süre yargılandı...

   Sadece 700 Euro için...

   O nedenle Avrupayı bırakıp, sadece ‘ortaklık pazarlığı yaptığımız’ güneyden bazı örnekler verdim...

   Onlar ‘devlet olmanın gereklerini’ tam olarak değilse bile büyük ölçüde yerine getiriyorlar...

   Bizler de ‘sorgulanması gerekenlerin’ talimatıyla, savcılığı, polisi ve yargıyı etkisizleştiriyoruz...

   Bu nasıl bir yönetim anlayışı?..

   Bunun adı nedir?..

 

YORUM EKLE

banner471

banner473