Günlerdir, su krizini tartışıyoruz...
Aslında buna kriz demek de doğru değildir...
Su komedisi demek daha doğru olur...
Musluklarından haftada bir su akan...
Ve bu suyu içemeyen...
Yemeklerinde kullanamayan...
Elini, yüzünü yıkarken dahi sağlığını riske atan biz Kıbrıslılar...
Anamız, denizin altından 60 kilometrelik boru döşemiş...
İçilebilir kalitedeki suyu ayağımıza getirmiş...
Bizler; 5 yıldan beri bu suyun dağıtımı konusunda hazırlık yapmamışız...
Köylerde, kentlerde, hemen her yerde erimiş, çürümüş boruları değiştirmemişiz...
Şimdi “bırakınız biz yöneteceğiz” diyoruz...
İyi, güzel de borularda yüzde 40 oranında kaçak varsa...
Yani deniz ötesinden gelen suyun yarıya yakın kısmı boşa akacaksa...
Biz bunu nasıl yöneteceğiz?..
Sermayesi de yok
Belediye başkanları, kendi aralarında bir şirket kurmuşlar...
Belediye başkanları, kendi aralarında bir şirket kurmuşlar...
Hükümetimizin karşısına çıkarak “suyu biz yöneteceğiz” demişler...
Hükümet de bunu Türkiye’ye bildirmiş...
Türkiye, orta yolu bulmak için ‘Yap-İşlet-Devret’ modeline uygun bir tasarı hazırlamış...
“Tamam mı arkadaşlar?”...
İlk adımda bizdekiler “tamam” demiş...
Sonra hükümetin büyük ortağı konuyu parti meclisine götürdü...
Parti meclisi “olmaz, olamaz” şeklinde bir karar üretti...
İçişleri Bakanı Asım Akansoy, Parti Melisi kararının en son karar olduunu açıkladı...
Genel Başkan Mehmet Ali Talat, bunu teyit etti...
Eski genel Başkan Ferdi Sabit Soyer “Yanlış olsa bile Alimallah bu kararı ölümüne savunurum” dedi...
Ve UBP, ortağı CTP’ye Cuma gününe kadar süre verdi...
Ya Türkiye ile mutabakat, ya da ayrılık...
CTP Parti Meclisi, UBP’nin teklifini bu gece görüşecek...
Bu saatten sonra geri adım atar mı?..
Çok zor...
Hatta imkansız...
Ne var ki; CTP Parti Meclisi geri adım atmasa bile, Beski’nin yönetiminde bulunan 11 belediye geri çekildi...
Türkiye ile mutabakatın bir an önce hayata geçirilmesi çağrısında bulundu...
Öyleyse filmin sonundayız...
Erken seçim hazırlıkları başlasın mı?..