Rum liderinin şu an itibarıyla başta Cumhurbaşkanı Akıncı’ya, Kıbrıs Türk halkına ve Türkiye’deki siyasi liderliğe ihtiyacı vardır...
Federal çözüm için değil...
Zaten buna hiçbir Rum lideri inanmadı...
Türk askerinden korktuklarını söylüyorlar ya...
Türkiye de onlara Kıbrıs sorununun çözülmesi halinde 40 bin askerin gideceğini, adada sadece 600 askerin kalacağını söylüyor...
Yani Türk askerinin çekilmesi için Türk tarafına ihtiyaçları var...
Ayrıca 70 ile 90 bin arasında Rum göçmenin çok kısa bir süre içinde evlerine dönmesi için çözüme ihtiyaçları var...
Sadece Maraş’tan 15 milyar Euro kazanabilmek için de ihtiyaçları var...
Bunun karşılığında onlardan istediğimiz tek şey ‘can ve mal’ güvenliğidir...
Kıbrıslı Türklere yeni bir saldırı yapmamaları için Türkiye’nin etkin garantörlüğünün devamını istiyoruz...
Bize saldırmayacaklarından emin olmak için EOKA, ELAM gibi terör örgütlerini yasaklamalarını istiyoruz...
Ama bunu da yapmıyorlar...
Müzakere sürecinde masaya ilk defa harita konduğunu ve bundan dolayı çok mutlu olduklarını kendileri söylüyor...
Dört özgürlüğü kabul ettirdiler...
Nüfusun hiçbir zaman bozulmayacak şekilde 4 Yunan’a bir Türk olmasını Birleşmiş Milletler’in huzurunda kabul ettirdiler...
En son aşamada garantörlüğün kaldırılmasını hedefliyorlardı...
Ama fanatizm onların yolunu şaşırttı...
Sabretmesini bilemediler
Bu son aşamada, ELAM’ın arkasından yürüyerek, içlerindeki ENOSİS ateşini yeniden alevlendirdiler...
Ve bu noktada, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da, Rumlarla uzlaşamayacağını anlamış oldu...
Dünkü son buluşmada yine iyi niyetli bir harekette bulunarak, Kıbrıs Türk toplumunun hassasiyetlerini anlatmaya çalıştı...
Karşısında 5 sayfalık tepki mektubu buldu...
Hakemlik görevi yapan Eide durumu yatıştırmaya çalışırken, Anastasiadis masadan kalkıp kapıyı vurup gitti...
HP Genel Başkanı Kudret Özersay’ın dün sosyal medyadaki paylaşımına göre; Rum liderliğinin masadan kalkma ve kapı vurma saygısızlığı bir ilk değil...
Bu saygısızlık, aslında Kıbrıs Türk toplumu liderinin şahsında Türk milletine yapılan bir saygısızlıktır...
Bunu şiddetle protesto ediyoruz...
Bu saatten sonra yapılması gerekenleri 2 başlık altında toplayabiliriz:
1- Kıbrıslı Türkler tam bir seferberlik ruhu içinde kendi evlerini düzeltmeli ve etkin bir tanıtım kampanyası başlatmalı...
2- Tazmin Komisyonu aracılığıyla Kuzeydeki Rum mülklerinin bedeli birer birer, onar onar ödenerek, tümü Türkleştirilmeli...
Güneydeki mülkler onların, kuzeydekiler de bizim...
Böylece, uluslararası alanda bizlere ‘hırsız’ suçlaması yapma kozları sona erer...
Rum mülkünde oturan insanlarımız eziklikten kurtulur...
Bir miktar iç vergiler, büyük miktarda Türkiye yardımlarıyla bu sorunu kökünden çözebiliriz...
Türkiye İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, önceki gün yaptığı açıklamada 3 milyon 551 bin Suriyeli mülteci için 25 milyar dolar harcandığını söylemişti...
Kuzeydeki Rum mülklerinin Türk tapusuna geçmesi için bunun yarısı yeterlidir...
Yapılması gereken budur...
Bu saatten sonra herkes kendi yoluna...