Kıbrıs’taki özel koşullar nedeniyle, ulusal kimliğimizi, dilimizi, dinimizi kaybetmeden varlığımızı sürdürebilmemiz için Rumlar ile aramızdaki nüfus açığını mutlaka azaltmalıyız.
1878’den sonra, dış göçlerle sürekli olarak nüfuslarının artmasını sağlayan Rumların, nüfus üstünlüğüne dayanarak tüm ada üzerinde hak talep etmesi, toplumlar arası görüşmelerde bize %18 oranında toprak önerilmesi ve olası çözümden sonra bile nüfusumuzun ¼ oranında sabitlenmesinin dayatmasının nedeninin bir anlamı yok mu?
Nüfusta nitelik, nicelikten daha önemli ise, neden nüfus üstünlükleri gerekçesi ile Rumlar tüm ada üzerinde hak talep ediyor ve bizi temsil edenler de C.Montana’da yüz bin şehit kanı ile aldığımız Kıbrıs’ın % 71’inin Rumlara verilmesini teklif etti?
İleri sürüldüğü gibi eğer amaç, nüfusumuzun artmasını engellemek ve uyduruk Kıbrıslılık kimliği altında Rum çoğunlukla birleştirmek ise, Türkiye buna izin verir mi?
Bir yandan Maronit’lerin KKTC’ye getirilmesi için çalışmalar başlatılması, öte yandan da önceki hükümetin Türkiyelilere verdiği 200 dolayında vatandaşlığın iptalinin amacı nedir? Vatandaşlıkların iptal gerekçesi yasaya aykırı olması ise, yasaya göre hak sahibi olan ve KKTC’de doğan kişilere neden vatandaşlık verilmiyor?
İrademizin elimizden alınacağı ve toplumsal yapımızın değiştirileceği safsatası ile kuzeyli soydaşlarımıza vatandaşlık verilmesini istemeyenlerin; dili, dini ve milleti bizden farklı olan AB ve Rumlarla birleşmemizi savunması art niyetli ve çelişki değil mi?
Kuzeyli soydaşlarımızın ülkemizden ayrılmasını isteyenler, acaba neden ülkemizde çalışan dili, dini milleti farklı olan uzak doğulu ve Afrikalılar için şikâyetçi olmuyorlar?
Son 16 ayda 1000 dolayında işyerinin kapatılması, halen on binlerce boş ev ve dükkân bulunmasının nedeni, nüfus azlığı değil mi?
Sol kesimin, yıllarca bizimle yaşayan Türkiyelilere vatandaşlık verilmesine karşı çıkmaları, benimsediklerini ileri sürdükleri sol ideoloji ile ters düşmüyor mu?
Ülkemizde doğan, okullarımızda öğrenim gören, kısaca bize entegre olan ve halen yürürlükte olan yasaya göre vatandaşlık hakkı kazanan kişilerin vatandaş yapılmaması, hakça olmaması bir yana, ‘uluslararası hukuk’ ile de bağdaştırılabilir mi?
Son yıllarda mantık dışı uygulamalar sonucu ülkemizden ayrılan kuzeyli soydaşlarımız nedeniyle, devletin kira stopaj gelirlerindeki düşüş ve piyasadaki ekonomik daralma, nüfusumuzun daha da azaltılması değil, artırılması için önlem alınmasını gerektirmiyor mu?
Yıllardan beri ülkemizde yaşayan ve ekonomimizi ayakta tutan kuzeyli soydaşlarımıza vatandaşlık verilmemesi ve ayrılmalarının sağlanması durumunda, ekonomimizin tamamen çökeceğinin bilinmesi için, kâhin olmak mı lazım?
Halen ülkemizde geçimini sağlayacak bir işi olan kuzeyli soydaşlarımızın vatandaş yapılmalarının ülkemize nasıl bir zarara ve olumsuz değişikliğe sebep olacak?
Az nüfusun az talep, az istihdam, az gelir, küçük ekonomi ve az gelir vergisi olduğu gerçeğini bilmek için, ekonomi uzmanı olmak mı gerekir? Mevcut nüfusumuzla; kendi ayaklarımız üzerinde durmamız, siyasi eşitliğe dayalı çözüm talebimizi kabul ettirmemiz ve olası birleşik bir yönetimde Rum çoğunluk içinde varlığımızı sürdürmemiz zor olmayacak mı?
Amaç kuzeyli soydaşlarımızın çalıştığı iş alanlarında gençlerimizin istihdamı ise, acaba gençlerimiz bu iş alanlarında çalışmayı kabul eder mi?
Ülke dışında yaşayan Türklerin geri dönüşlerinin sağlanamayacağı, 1976 deneyimi ile kanıtlanmamış mıdır?
Kısaca belirtmek gerekirse, yeni vatandaşlıkların iptali ve yeni vatandaşlık işlemlerinin durdurulması, sadece Rumların ulusal davasına ve bizde ekonomik çöküntüye hizmet eder.