banner564

Varlıklara el koyup maaş olarak dağıtmak çok “akıllıca”!

Bugünkü koşulları uzun vadeli ve çok yönlü olarak değiştirmeyi düşünüp gündeme almadığımız veya ALAMADIĞIMIZ sürece bir çaresizlikle karşı karşıyayız. KKTC ekonomisi, kendi kamu yönetimini bile finanse edecek kaynakları üretemiyor. Kamu maliyesi, maaşları ödeyebilmek için her ay 2.5 milyar TL’den fazla kaynak temin etmekte zorlanıyor. Bu ay maaşlara yapılması beklenen artışla bu rakam 3.5 milyar TL’ye yaklaşacak. Bu para bulunabilsin diye yol yapmayı, hastaneleri geliştirmeyi, okullar inşa etmeyi başkalarından beklemek zorunda kalıyoruz. Türkiye tarafından başlatılan yol projelerinin tamamlanması bazı hallerde 10 yıldan fazla sürüyor. Parasını biz vermediğimizden olsa gerek hesabını da soramıyoruz. Eğitim Bakanı, okul yaptırmak için müteahhitlerin kapısını aşındırıyor. Hastaneler ise bekliyor.
Böyle bir ortamda hayat pahalılığının peşine takıldık maaş ve ücretleri artırabilecek kaynak yaratmaya çalışıyoruz. Türkiye’nin para politikası nedeniyle maaş ve ücretler sadece Türk Lirası olarak değil, USD cinsinden de artmış olacak. Kıbrıs Türk Ticaret Odası, yaşadığımız ortamda maaş ve ücretleri Dolar olarak da artırmanın PAHALILIK SARMALINI güçlendireceğini ve KKTC ekonomisinin sonunu getireceğine ilişkin bir açıklama yaptı. 
Dedim ya, bugün için çaresiz durumda görünüyoruz! Hayat pahalılığının etkilerine muhatap olan maaş ve ücretliler gelirlerinin artmasını beklerken Ticaret Odası’nın bu artışların muhtemel olumsuz etkilerine dikkat çekmesi iş insanlarının “vergi kaçakçısı” diye suçlanmasına neden oldu; kayıt dışı ekonomiye dikkat çekenler de çoğaldı.
Bu ithamda bulunanlara göre iş insanları işlerini kayıt dışı olarak sürdürüyor veya muhasebe oyunlarıyla vermeleri gereken vergileri vermiyor. Onlara göre kamu maliyesinin zorlanmasının nedeni de budur. Belki de ortada sorun da yoktur ama vergi toplanamadığından maliye zorlanıp duruyordur! 
İş insanları her ortaya çıktığında aynı suçlama ile karşı karşıya kalıyorlar: Vergi kaçırıyorsunuz!
Kamudan aldıkları maaşların düzenli olarak artırılmasını, ekonomi iyi giderse “refah payı”, kötü giderse “hayat pahalılığından koruyacak artış” almayı kendilerinin hakkı sayanlar, işletmelerin hiçbir zorlukla karşı karşıya olmadığını, KKTC’de işlerin tam olarak yolunda gittiğini sanıyorlar. Belki de sanmıyorlar ama kendi maaş artışlarını savunmak için başkalarını “vergi kaçakçılığı” ile suçlamayı marifet sayıyorlar. 
Çok akıllıca! “Bu memlekette sonsuz büyüklükte para veya kazanç var ama bu kazancı elde edenler vergi vermekten kaçınıyor!” iddiası ile haklılıklarını kanıtlamaya çalışıyorlar.
Ne kadar zekice değil mi? Bu ülkenin koşullarında bile çok para kazanmayı becerecek kapasitesi olanların, kazançlarını kuzu kuzu devlete devretmelerini ve bunun maaş olarak kendilerine ödenmesini beklemeleri çok güzel bir plan doğrusu!
Kendi kazançlarını başkalarına kaptıracak kadar aptal olsalardı oldukları noktada olmayacaklarını düşünmekse abesle iştigal sayılıyor herhalde… 
Onların kapasitesini de küçümsememek gerekir ama… Onlar da kapağı devlete atarak ömür boyu yüksek maaş garantisi ile yaşamayı becerecek kadar marifetlidirler. 
Bu ortamda, kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerini tartışma konusu yapmaya kalkışmak elbette büyük cesaret işiydi. Ticaret Odası, bu tartışmayı başlatmış olmakla arı kovanına çomak sokmuş gibi oldu. 
Tartışma başladığına göre, benim de öneri yapma hakkım doğdu sanırım: Zenginliklere el koyarak maaş olarak dağıtalım, diyorum. Ganimete alıştık biz zaten! Zenginlik yaratmak yerine, başkalarının zenginliğine el koyabilme konusunda oldukça becerikli ve tecrübeliyiz. 
Bunu bir kez de böyle deneyelim. Bakalım sonu ne olacak?


Hayap pahalılığı ödeneği, maaşları karşılanamayacak seviyeye yükseltiyor. Hem “ekonomik sorun var” diyoruz, hem de daha yüksek maaş ödenmesini talep ediyoruz. Buna çare üretmeyi de başkalarından bekliyoruz.


 

YORUM EKLE

banner582

banner471

banner628

banner474