Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ziyareti gerçekleşti. Peki bu ziyaret, geride ne bıraktı? Ekonomik ve siyasi olumsuzlukları aşma enerjimizin gelişmesine bir katkı sağladı mı? Geride iç siyasi gerilim ve CB Külliyesi, Meclis Binası, Millet Bahçesi ve Maraş’ın %3,4’ünün açılması kaldı. Ancak bence Maraş işi Güney için sürpriz olmadı.
Çünkü onlar bunu, KKTC Hükümeti Ekonomi Bakanının; açılan sahil şeridine, iç siyasette şov için yaptığı göstermelik ziyarette söylediklerinden çoktan çözmüştü. Böylece oradaki açıklamalarından onlar, Bakanlar Kurulunun aldığı sözde gizli kararın esasını tahmin etmişlerdi. Bu nedenle konuyu Sayın Erdoğan gelmeden uluslararası alana taşımışlardı. Bu, Sayın Erdoğan’ın Maraş’ın %3,4 açılması açıklamasının üzerinden, 24 saat geçmeden AB’den ve ABD’den gelen açıklamalarından bellidir.
Ayrıca inanılmaz bir spekülasyon da alıp başını gitmişti. “Devletin adı değiştirilecek, Başkanlık Sistemine geçileceği açıklanacak, Azerbaycan ve Pakistan’ın KKTC’yi tanıyacağı açıklanacak, SİHA ve Deniz Üssü kurulacak” balonları da havaya salındı.
Bu balonlar havaya salınırken ilginçtir; turizmin, üniversite sektörünün pandemi nedeni ile ve tüm ekonominin ve insanların döviz krizi, yüksek TL faizi ve maliyet artışı ile pazarda oluşan daralmanın yol açtığı zorluklardan yandığı bu dönem için, spekülasyon dahi olsa söz söylenmedi. Sanki bunları örtmek ister gibi spekülasyonlar, dahi hep hamaset üzerinden yapıldı.
Bir iktidarı yıpratan faktörlerden biri de “kraldan ziyade kralcı” kesilenlerin yarattığı şamatadır. Bu şamata erkte olanın hoşuna gidebilir. Ama gerçek ortaya çıkınca, o zamanda başka spekülasyonlar boy verir. Bunlar ise hiçte hayırlı olmaz. Bu ziyarette bunu misli ile yaşadık. Tanınmadan tutun, devletin isminin değişeceği ve Maraş’la ilgili gafa kadar giden yapay kabartma oldu. Ama sürprizin CB Külliyesi, Millet Bahçesi olduğu ortaya çıkınca da başka spekülasyonlar ortalığa saçıldı. “Son dakika ABD, AB ve Rusya’nın müdahalesi ile Azerbaycan ve Pakistan tanımaktan vazgeçti. CB Erdoğan’ın Meclisteki konuşmasındaki vücut dili de bunu belli etti” diyenden tutun, bin bir çeşit söylentiye yol açıldı. Bu, o “kraldan daha kralcı” kesilenlerin yol açtığı ortamdır.
Ancak o “gecekondu” tabiri ile ortaya konan CB Sarayı meselesine değinmek gerekir. Geleneklere ve tarihi değere önem veren Türkiye’nin KKTC CB Mekânını böyle tanımlaması hiç doğru değildir. Çünkü o “gecekondu”; Kıbrıs Adasında, Kıbrıslı Türklerin adanın siyasi eşit Toplumu ve Kıbrıslı Rumlar kadar adanın geleceğinde söz ve karar sahibi olduğunun uluslararası kabul gördüğü 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anlaşması ile oluşan Cumhurbaşkanı Muavininin ve Kıbrıs Türk Toplumunun liderinin merkezidir. 1960- 1974 kadar Kıbrıs Türk Toplumunun liderlerini dış devlet yetkilileri orada ziyaret etti. 1974 sonrası kurduğumuz tüm devletleri tanımasalar dahi; BM, AB, Rusya ve diğer ülkelerin devlet ve büyükelçilik yetkilileri hep o “gecekondu” denen yerde Kıbrıs Türk Toplumunun liderlerini ziyaret etti ve görüştü.
Yani o yalnız bir mekan değildir. Hidrokarbondan, Garantörlüğe, siyasi eşitlikten tutun, adanın geleceğini belirleme hakkına sahip olan iki toplumdan biri olmanın cisimleşmiş sembolüdür. Bilin ki burayı şatafat veya itibar adına terk etmek, tüm bu değerleri vurmak demektir. Gidin o söylenen yere Saray yapın. Gelecekte göreceksiniz yabancı devlet yetkilileri o “gecekondu” da sizinle görüşme talebi yapacaktır. Yapmayın, iç siyaset adına, tarihi değerleri anlamlarından kopartarak hiçleştirmeyin. Bizim Saraylara değil o tarihi mekanı, “gecekonduyu”, adanın iki eşit toplumu olarak, karşılıklı kabul edilebilir ve bunu uluslararası kabule döndürecek antlaşmayı imza edeceğimiz bir yer olarak kayda geçirmeye ihtiyacımız var. Bu gerçeğe göz kapamayalım. Esas olan toplumsal varlıktır, şatafat değil.
Var olmak ve Gecekondu
- 22 Temmuz 2021, 07:01
- 544
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi
YORUMLAR
Magusalı - 3 yıl Önce
O bina tarihi ve siyasi bir değerdir. Ancak şu anda evet bir gecekondudur. Orada çalışmak artık işgenceye dönüşmüştür. Yeni bir bina yapılması gerekiyor.
Magusalı - 3 yıl Önce
TC Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan çekinmeden gördüğünü söylemiştir. Bunda yanlış bir şey yok ki. İngili tarafından 90 yıl önce yapılmış şimdi gecekondulaştırılmış durumda bir bina.
Turkish power - 3 yıl Önce
Ingiliz bokunu iskender kebaba tercih eden zihniyet
Turkish power - 3 yıl Önce
Palikarya sizi eşit görmüyor ab abd ingilterede bunu destekliyor artık iş düştü başa kafanı vurma taşa korkma palikarya süremez diline biberi çek sifonu açılsın çorbacı gideri
Turkish power - 3 yıl Önce
Ne vatani 50 yıldır palikaryaya yanaşma olmaya çalışmak mi vatan mücadelesi o vatani sana kim verdi önce osmanlı sonra TC neyin uykundasın ha şunu bil senin gibilere rağmen o topraklar palikaryaya peşkeş çekilmeyecek bunu iyice kafana şok senin gibi federalistlerin devri annan planıyla crans montanayla akinciyla kapandı çek 2 uzo gözyaşlarını sil
Ts - 3 yıl Önce
Adını ingilizce yazan kişi hiç yakismamissin bu sayfaya insanlar Vatan derdinde dalga gecmiyorlar Ve bu yazı ciddi bir yazı beğenmeye bilirsin . Fikrini söyleye bilirsin
Öz - 3 yıl Önce
Neden anlamıyorlar? Kıbrısta Türkiyenin hiç bir hakkı yoktur. Lozanla bunu tescil etmiştir. Kıbrısta K/Türklerinin hakkı vardır. Onlar da İHL, Cami, takke, kapanma istemiyorlar. Külliye, medrese, kuran kursu, hafızlık da istemiyorlar.Kendilerine, temsilcilerine karışılmasını istemiyorlar.Faşist ve yobazlara, gericiliğe, bağnazlığa karşıdırlar.K/Türkler Türkçeleriyle, inançlarıyla,yerleşik kültürleriyle, Kıbrısta ve gittikleri yerlerde yaşamaya devam etmek istemektedirler.
Evet 50 yıldır rum palikarya ab abd sizi eşit olarak kabul etti de siz imza atmadınız güldürmeyin insani