banner564

Vakit daha da geç olmadan

  Girne Dağyolu’nda önceki gün meydana gelen kaza sonrasında ‘ilgili makamların’ ne tür önlemler üzerinde çalıştığını bilmiyoruz...
  Ancak bilinen gerçekler üzerinde konuşmamız gerekiyor...
  Dağyolu’nda seyrederken freni patlayan kamyonun şoförü, bir kilometre ilerledikten sonra direksiyonu ‘kum havuzuna’ doğru çevirmişti...
  Fakat havuzda kum olmadığı için uçurumdan yuvarlanarak, ağır yaralar aldı...
  Yoğun bakımda tutulan şoförün kurtarılması hepimizin dileğidir...
  Kum havuzunun boş bırakılmasından sorumlu olanların sorgulanması ve cezalandırılması da ortak dileğimizdir...
  Girne Dağyolu’nun bozuk olduğunu hepimiz biliyoruz...
  Fakat araçlarda sık sık fren patlaması gibi arızaların meydana gelmesinde en önemli sorun; muayene sürelerinin uzun olmasıdır...
  Avrupalı olmak için neredeyse oturduğu evi terk etmeyi göze alan biz Kıbrıslılar; hayati meselelerde niye AB ülkelerini örnek almıyoruz?..
  Araç muayenelerini neden yılda bir kez zorunlu hale getirmek yerine 3 yılda bir yapıyoruz?..
  Araç muayenelerini neden daha çağdaş hale getiremiyoruz?..
  Evet yollarımız kötüdür...
  Ancak trafikle ilgili uygulamalarımız da kötüdür...
  Muayeneden tutunuz, yollarda polis denetimine kadar her şey yetersizdir...
 
Geriye ne kalıyor?..
 
  Sürücülerin kurallara uymaması da çok büyük bir sorundur...
  Araç kullanırken cep telefonu ile konuşma veya mesajlaşma, çok ağır bir suç olarak kabul edilmeli...
  Özel trafik mahkemeleri kurulmalı ve bu tür olaylarda çok hızlı bir şekilde sonuca gidilmelidir...
  Kırmızı ışıkta durmayan ve aşırı sürat yapanlara karşı Mobese kameralarının devreye girmesini bekleyeceğiz...
  Ancak uyuşturucu veya alkol kullananları bu kameralar tespit edemez...
  Öyleyse yollarda daha çok polis kontrolü istiyoruz...
  Ama yeterli sayıda polisimiz yok...
  Neden mi?..
  Para yokmuş...
  Bazı devlet kuruluşlarını batırma pahasına münhalsiz istihdam yapanların, hayati konularda parasızlıktan söz etmeleri kabul edilebilir bir yönetim şekli değildir...
  Yollarda daha çok polis, daha çok denetim isterken, Lefkoşa-Girne anayolunda kol gezen canavarı her şeyden daha fazla önemsememiz gerekiyor!..
  Bu canavar öyle bir canavar ki sormayın...
  Özellikle Girne Ciklos mevkisine geldiğinde yokuşu almakta zorlanan ve adeta inleyen aşırı derecede yüklü TIR’lar görüyoruz...
  Bunlar için yıllar önce getirilen yasak kaldırıldı mı?..
  Kaldırılmamışsa; gereğini kim yapacak?..
  Önceki gün Dağyolu’nda yaşanan olayın bir benzeri, yani fren patlaması bu yolda yaşanırsa, bunun hesabını kimler verecek?..
  Oturup düşünsünler ve karar versinler...
  Ya önlem alınacak ve insanların canı ile oynanmasına müsade edilmeyecek...
  Ya da meydana gelebilecek her türlü olumsuzluğun ağır sorumluluklarını omuzlamaya, hatta bedel ödemeye hazır olunacak...

Ağır vasıtalar ve tarım araçları
 
  Trafiğin en yoğun olduğu saatlerde, hatta gece karanlığında yola çıkan iş ve tarım araçları vardır...
  Mesela akşam 23.00 raddelerinde arka farları yanmayan bir traktör...
  Adam büyük bir olasılıkla meyhaneden dönüyordur...
  Buna göz yummak, partisel çıkarların bir sonucu mu; yoksa umursamazlığın ve ciddiyetsizliğin bir sonucu mu?..
  Çağdaş ülkelerde iş araçları ve tarım araçları için saat sınırlaması vardır...
  Bunların nasıl uygulandığını öğrenmek zor değildir...
  Avrupa ve Dünya Hukuku ile birleşmek için her şeyini kaybetme cesaretini gösteren biz Kıbrıslılar arasından fedakar arkadaşlara bu konuda görev verilmeli ve elde edilecek sonuçlara göre derhal harekete geçilmelidir...
  Dünya ile bütünleşmek ve Avrupalı olmak için acil ihtiyacımız her ne pahasına olursa olsun, garantisiz ve müdahalesiz bir çözüm değildir...
  İhtiyacımız kendi yöneticilerimizi harekete geçirmek ve şart olan önlemleri cesaretle alabilmektir...
YORUM EKLE

banner471

banner473