banner564

Uzun yaşıyorum ama dünyaya maliyetim nedir?

Ben 1960'larda Ankara’da üniversite öğrencisi iken şehrin nüfusu yaklaşık 800,000, TC’nin nüfusu 27 milyon civarındaydı. 
Gaziosmanpaşa, her ne kadar otobüsler pek uğramasa da, son duraktı. 
Atatürk’ün Çankaya’sından sonra Anadolu’nun kurt ulumalı uçsuz bucaksız stepleri başlardı. 
Yıldırım Beyazıt Meydanı’na pek uzak olmayan ve bir CHP’li 
belediye başkanının, başka yer yokmuş gibi,yıkıp park yaptığı golf kulübü ile Esenboğa arası, kışları sık sık kardan kapanan ağaçsız bir bozkırdı. 
Bugün Ankara’nın nüfusu altı milyona dayandı. Aynı nüfus artışı Türkiye’nin hemen her şehrinde var. TC’nin nüfusu ise herhalde 90 milyona yakındır.
Gene ben Ankara’da öğrencilik yaparken dünyada yaşayan insan sayısı 3 milyardı. Bugün 7,5 milyar.
İnsanlık tarihinin uzun bir dönemi boyunca hayat beklentisi 30 yıl civarında idi. 
Birkaç yüzyıl öncesine kadar çocukların dörtte birinden 
fazlası birinci yaşını, yarıya yakını ise beş yaşını tamamlayamadan ölüyordu. 
On Dokuzuncu Yüzyıl’ın ikinci yarısından başlayarak ortalama ömür uzunluğunda büyük artışlar olmaya başladı. 
Zengin ülkelerde,1880’e gelindiğinde doğuşta yaşam beklentisi 40’ı, 1900’de 50’yi, 1930’da 60’ı, 1960’da 70’i ve 2010’da 80’i buldu. Dünyanın geriye kalanı süratle zengin ülkeleri yakalıyor. 
Kişi 1950’de 70 yaşına varabilmiş ise altı yıl daha yaşamayı ümit edebilirdi. Bugün 16 yıl yaşamayı bekleyebilir.
En çok kendini şaşırtıp 77’ye ulaşmış biri olarak insanın uzun yaşamasını sağlayan ve hayatın kalitesini yükselten buluşlara ve gelişmelere nankörlük etmek istemem. 
Ama artan nüfusun ve uzayan ömürlerin bedeli ne olmuştur, sanırım esas düşünülmesi gereken konu odur. 
Türkiye’nin nüfusu benim öğrencilik yıllarımdan bu yana üç mislinden fazla büyüdü ama kurumayan gölü, boğulmamış nehri, kirlenmemiş denizi, kimyasallar ve ilaçlarla zehirlenmemiş bir karış toprağı kaldı mı? Ormanları ne kadar azaldı? Kaç hayvanın nesli tükendi? Kaç kuş sustu? Havası temiz, suyu bol kaç şehri kaldı? 
Aynı soruları dünyanın bütün devletleri için sorabilirsiniz ve hepsinden alacağınız cevap hemen hemen aynı olacaktır.
İnsan ağırlık olarak dünyadaki canlı varlığının yüzde birinden azdır ama dünyanın el koymadığı kaynağı, kenara itmediği yabani hayvan yoktur. 
Bilimsel verilere göre, yabani kara memelilerinin kitlesi, bugün insan sahneye çıkmadan önce olduğundan yedi kat azdır.
Aynı şekilde, aşırı avlanma yüzünden, balina dahil, deniz memelilerinin ağırlığı beş misli azaldı ve yok olma sınırına dayandı. 
Bitkiler hâlâ dünyadaki dominant hayat türü olmaya devam ediyor, ama bilim insanlarının tahminine göre, insan tarım için ormanları kesmeye başlamadan önce bitki örtüsü bugünkünün iki misli idi.
Dünya ne bu büyüklükte yok oluşları ne de durmadan daha çok, daha çok isteyen bu kadar insanın tüketimini kaldırabilir. 
Öldükten sonra kötü olanların gittiğine inanılan cehennemde uygulanacak azap türlerinin başında ateş geliyor. Bu azabı yaşarken çekmek için dünyayı cehenneme çeviriyor olmamız ne kadar garip.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Ruh ikizi
Ruh ikizi - 3 yıl Önce

Evet, kendi elimizle cehennemi ayağımıza getirdik.

ece aksoy
ece aksoy - 3 yıl Önce

MERAKLI OLSAK ANLIYCAM CEHENNEM NASILMIŞ DİYE DÜNYAYI YAKTIĞIMIZI AĞACIN DİLİ. SUYUN KAYNAĞI TOHUMUN MUCİZESİ. KOPEKLERİN DÜŞÜNDÜKLERİ ....................

Sarp Ege
Sarp Ege - 3 yıl Önce

Yaşam kalitesi yükseldikçe, insan ömrü uzuyor. Konfor arttıkça, doğa olayları (afet) çoğalıyor.
Üstadım sizde TR deki bazı yazarlar gibi 1960 'li yıllardaki bir olaya dem vurarak CHP li belediye başkanına dokunduruyorsunuz. TR de en kolay iş ana muhalefeti elestirmek.

Ege’de Bir Sahil Kasabası
Ege’de Bir Sahil Kasabası @Sarp Ege - 3 yıl Önce

Sn. Sarp Ege, size bu konuda katılmıyorum. Burada bir ana muhalefet eleştirisi değil, bir dönemin anlatımı var. O dönemdeki belediye başkanı CHP’li değil de başka bir partiden olsaydı, Metin Bey, o zaman da o başkanı partisi ile yazardı.

mustafa yüksel
mustafa yüksel - 3 yıl Önce

Tabiat ana intikamını almaya başladı. Sel, yangın, kuraklık , pandemi bunlar daha başlangıç. Yaşam beklentisi ödeyeceğimiz bedelle birlikte artıyor.

Veli Ali
Veli Ali @mustafa yüksel - 3 yıl Önce

Yasam beklentisinin artmasi ille de bu felaketlerin ortaya cikmasi anlaminda algilanmamali. Dunyadaki nufus artisinin en buyuk sebebi kadinlarin dogurganlik oranlarinin yuksek olmasidir.

Her kadin ortalama ikiden fazla cocuk yapmasa nufus artisi durur ve hatta gerilemeye baslar. Yani bu sorunlarin essas sebebi daha saglikli daha uzun omurlu olmamiz degil, cok fazla cocuk yapmamizdir.

Malesef ozellikle gelismemis ulkerde sosyal sistem olmadigi icin insanlar geleceklerini garantiye almak amaciyla cok cocuk yapiyorlar. Bu ulkeler gelistikce de tuketim ihtiyaclari artiyor ve dogaya verilen zarar gittikce hizlaniyor.

Yani esasinda , Sorun = A-cok fazla insan X B-cok fazla tuketiyor, olmasidir.

Kisacasi sadece dogum kontoluyla, yani "ORTALAMA" ikiden fazal cocuk yapmayarak butun sorunlarin ustesinden gelebilirz aslinda. Uzun yasiyoruz da o yuzden dunyayi mahvettik seklinde dusunmemek lazim bence.

Kisaca uzun yasasak fakat bu kadar cok cocuk yapmasak bu felketlerle karsilasmazdik ya da bu sorunlar bu kadar sidedetli olmazdi. Cozum nufus kontrolu, yani dogum kontrolu aslinda.

Garip
Garip - 3 yıl Önce

Cehenneme çeviriyoruz, ne kadar garip...

Turgay
Turgay - 3 yıl Önce

Çin 60 yıl tek çocuk politikası uyguladı yoksa 3 milyar olurdu Pakistan Benglades gibi urese 5 milyar . Bize yer kalmazdı.

kemal yamaner
kemal yamaner - 3 yıl Önce

Teknolojinin doğası çevreyi yok etmek bitkileri ve hayvanları öldürmek vb ise o teknoloji kötüdür.

m.Şakir
m.Şakir - 3 yıl Önce

İnsanlık tarihinin en büyük değişimine şahitlik ediyoruz. Ne kadar şanslıyız ama hala şikayet ediyoruz.

Veli Ali
Veli Ali @m.Şakir - 3 yıl Önce

"Değişim" derken neden bahsettiginize bagli. Evet teknoloji gelisiyor, yukarda Metin beyin anlattigi gibi insanlar cok daha saglikli daha uzun yasayabiliyor ama bunlar olurken nufusun artmasi ve bu artan nufusun tuketim, enerji, barinak, gida , tasimacilik vs gibi ihtiyaclarinin artmasi dunyanin dogal kaynaklarinin gittikce azalmasina ve hatta yok olmasina dogru gitmekteyiz.

Dogal kaynaklar azaliyor, canillarin habitatlari yok oluyor , turler tukeniyor, cevre kirleniyor, iklim degisiyor, buzullar eriyor, vs. ve butun bunlarin en buyuk sebebi dunyadaki insan sayisinin gittikce artmasi ve ulkeler gelistikce tuketitciligin de hizlanmasi.

Kusura bakmayin ama doagaya verdigimiz zarar konusunda cok bilgisizsiniz. Dun burada "Eriskinler dogaya verdigimiz zararin farkinda mi ki cocuklari bilincli yetistirsin" diye bir yorum atmistim, galiba bnuna sizden daha guzel bir ornek olamaz. :)

Kendinize iyi bakin. Hoscakalin.

mustafa yüksel
mustafa yüksel @m.Şakir - 3 yıl Önce

Şikayet gerektiren bir durum yok mu diyorsunuz?


banner471

banner474