Coronavirüs salgını sadece ülkemizi değil tüm dünyayı olumsuz yönde etkiledi…
Milyonlarca vaka, ölüm, iflas ve işsizlik yaşandı; insanların büyük bir çoğunluğunda fakirlik baş gösterdi…
Gelişmiş ülkeler, salgının insan üzerindeki etkilerini azaltabilmek için büyük paralar harcadı…
Hala harcamaya devam ediyorlar…
Psikolojisi bozulan insanlara kendi evlerinde hizmet götürdüler…
Bizim ülkemizde ise Barış Ruh ve Sinir Hastanesi’ne gidip yardım alanların yanı sıra, binlerce insan elinde kalanı doktorlara harcayarak, bozulan psikolojisini düzeltme gayreti veriyor…
Kuşkusuz; bu süreçte yuvalar yıkılıyor, sevgiler ve aşklar çöküyor…
Çöküş başladığı zaman bu kez daha çok insanda daha çok güvensizlik duygusu oluşuyor…
Söylenen sözlere, hareketlere inanmak zorlaşıyor…
Her adımda, her sözde “acaba” sorusu kendini gösteriyor…
Bazı kesimlerde ise ‘çıkarcılık’ ve ‘menfaat’ psikolojisi ön plana çıkıyor…
Böyle olunca; karşısındakinin değerine ve kalitesine bakmadan yol almaya çalışıyor…
Bir süre kazansa bile, yolun sonunda çöküş, hüsran ve yıkım vardır…
Bunu göz ardı etmemek lazım…
Bir üzücü durum ise; ülkemizde psikolojisi bozulan insanlara devletin sunabildiği olanakların yok denecek kadar az olmasıdır…
Sadece bir hastanede, kapasiteye göre yardımcı olan sağlık uzmanlarımız var ama o kadar…
Geriye kalan insanlar ise bütçesi elverirse özel doktorlardan hizmet almaya çalışıyor…
Rakamlar ürkütücü
Şimdi bir de Lefkoşa Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Dr. Abidin Akbirgün’ün ortaya koyduğu rakamlara bakalım…
Geçtiğimiz yıl içinde 30 bine yakın insanın psikolojik sorunlar nedeniyle hastaneye başvurduğunu belirten Akbirgün, önemli bir noktaya dikkat çekti…
Söz konusu hastaların 7 bin 406’sının çocuk olması hepimizi düşündürmelidir…
Çocuklar neden psikolojik sorun yaşıyor?..
Üzüntüleri, sıkıntıları, eksikleri ve beklentileri nelerdir?..
Çok basit nedenlerle boşanan çiftler veya boşanmayı düşünenler bunu iyice değerlendirmelidirler…
Bir de ekonomik çöküntü yaşayan ailelere el uzatmayan devlet kendini tahlil etmelidir…
Devlet yönetmek kolay değildir…
Zor günlerde kendi insanını ‘eşit bir şekilde’ kucaklama becerisi gösteremezseniz, başarıdan veya ülke sevgisinden söz edemezsiniz…
Raziye Hanımın çığlığını duyalım
Yeni bir haftaya sağlık sorunlarıyla başlamak güzel değildir…
Ama buna mecburuz…
Coronavirüs salgınıyla boğuşurken, ülkemizde ölümlerin bir numaralı nedeni olan kanser hastalıklarını ve bu hastalığa yakalananlara yıllardan beri yardım eli uzatan dernek yetkililerinin çığlığını duymazdan gelemeyiz…
Kanser Hastalarına Yardım Derneği Başkanı Raziye Kocaismail yıllardan beri arkadaşlarıyla birlikte hastalara umut dağıtmaya, onların sorunlarını çözmeye çalışıyor…
Bu kadar özverili bir çalışmanın örneğini hiçbir yerde göremeyiz…
Ama son zamanlarda onlar da ciddi sıkıntılar yaşıyor…
Yeterli gelir sağlayamadıkları için hizmet veremez noktaya geldiklerini belirterek ‘kapanma’ sinyalleri veriyor…
Ne olur buna izin vermeyelim…
Özellikle varlıklı insanlarımıza sesleniyorum…
Küçücük yardımlarınızla bu kuruluşumuzu ayakta tutma şansımız vardır…
Şimdi yardımlaşma, dayanışma ve ayakta kalma zamanıdır…
Bilelim ki; bu savaşı kaybetme şansımız yoktur…
Kıbrıs Türk Federe Devleti zamanında, İngiltere ve Avrupa pazarlarını dolduran Narinciye, Meyve Suyu,Hellim, Konfeksiyon ve daha birçok ihracatımız ile Kıbrıslı Türkler altın yıllarını yaşamışlardır, Büyük Ümit’lerle kurduğumuz Kktc mühürü ile maalesef ihracatımız sonlanmıştır, bu gün geldigimiz noktada yoksulluğu ve çöküşü kurtaracak olan tek şey çözüm Barış ve Dünya ile daha da dışlanma değil bütünleşmedir,