banner564

Uslu çocuk rolü ile tavizkar davranmamız çözüme yardımcı olmadı

Kıbrıs sorununun çözümlenememesinin başlıca nedeni, güçlü devletler ile bunların güdümündeki kuruluşların, Türkiye’ye düşmanca duygular taşımasından ve Rum- Yunan yanlısı yaklaşımlarından kaynaklanıyor.

Yoksa BMGK ve güçlü devletler, Aralık 1963’te Kıbrıs Cumhuriyeti’ne silah zoru ile el koyan Rumları haksızca desteklenmeseydi, şimdi karşımızda Kıbrıs sorunu olmayacaktı.
Geçmişten günümüze tüm silahlı çatışmaları Yunanistan’ın teşvik ve desteği ile Rum tarafı başlattı. Savaşı başlatan taraf olarak bir de bizden kayıpları için tazminat istemektedir. 
Güçlü devletler ile bunların güdümündeki AB ve BM de, saldırgan ile mağdur olan tarafı ayırt etmedi. Aksine Rum-Yunan tarafını cezalandırmak yerine ödüllendirdi…
 Kıbrıs Cumhuriyeti’ne silah zoru ile el koyan ve sadece Rumları temsil eden yönetim Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanındı ve Avrupa Birliği üyesi yapıldı…
Silahlı saldırıya ve zarara uğratılan taraf olmamıza rağmen, suçlu görüldük ve haksızca ambargolarla cezalandırılıyoruz… 
Öte yandan sırf çözümü zorlaştırmamak ve Rumları federasyon zemininde birleşmeye razı etmek yanlış düşüncesi ile Kıbrıs sorununa müdahil olan uluslararası kuruluşlara ve devletlere Akridas ve İfestos planları ile Ortega raporunu delil olarak göstererek, Rumların suçlu olduğunu teşhir etmedik. Haklarımızı savunmadık, tazmin edilmemizi istemedik, mağdur olduğumuzu yüzlerine vurmadık ve suçlu tarafın cezalandırılmasını talep etmedik…   Rum’u gücendirmemek için Orams davasını savunmadık ve inşaat sektörümüzün çökmesine zemin hazırladık. Annan raporundaki önerilerin yaşama geçirilmesi için bile girişim yapmadık.
 Mağdur iken gaspçı,  suçsuz iken suçlu, haklı iken haksız, savaşı kazanan taraf olmamıza karşı mağlup muamelesi görmeye karşı çıkmadık. 
Biz haklarımıza sahip çıkmadığımız için, yabancı devletler ile uluslararası kuruluşlar da, çözüm çabalarında hep Rum tarafının tatmin edilerek bir anlaşma yapılmasını destekledi.
Çözüm müzakerelerinde, tüm taleplerini, halkımızın tepkisini çekmeyecek ve kabul etmesini sağlayacak şekilde kelime oyunları ile olduğundan farklı göstererek kabul ettik.
Rum’la birleşmek dışında seçeneğimiz olmadığını açıkladıkça, Rum daha fazla ve daha korkunç ödünler istedi ve aldı.
Rum’un bizimle birleşme ve federasyon zemininde çözüme razı edilmesi için, BM ve doruk anlaşmalarında belirlenen ‘Siyasi eşitliğe dayalı iki kesimli, iki toplumlu federal çözüm’ bile sulandırılarak, Rumların başat olacağı ortaklığı görüşmeye razı olduk.
Federasyon zemininde birleşmeyi tek çıkış yolu görmek, bu amaçla Rum’u birleşmeye razı etmeye çalışmak ve başkalarının bizi acıyarak desteklemesini beklemek yöntemi, fiyasko ile sonuçlandı. Yarım asırlık zamanımız boşuna harcandı. Bu süre içinde, haksızca izolasyonlar ile cezalandırıldık, maddi zararlara uğratıldık.
   Tarihte şimdiye, kadar karşı tarafı anlaşmaya razı etmek için tek yanlı ödün vererek, yalvararak acınarak hak elde eden olmamıştır. 
 Bu nedenle Rum’u yalvarmak yerine, bizimle iki eşit egemen taraf olarak birleşmek için arkamızdan koşmasını sağlayacak adımlar atmalıyız. Bu amaçla:
Sorunla ilgilenmek isteyen ve ilgilenen yabancıların önce, suçlu ile suçsuzu ayırt etmelerini ve yansız davranmalarını ısrarla talep etmeliyiz…
BM’nin yanlı, haksız ve adil olmayan kararlarının iptal edilmesi için ciddi girişimler yapmalıyız. Karadağ örneğini göstererek, KKTC’nin tanınmasını talep etmeliyiz…
 Rum saldırıları ve ambargolar sonucu uğratıldığımız maddi ve manevi kayıplarımız için, Yunanistan ve Rum yönetiminden tazminat istemeliyiz.

YORUM EKLE

banner471

banner474