Bugün 25 Aralık; 21 Aralık’la 1963’le başlayan o korkunç günlerin Küçük Kaymaklı ayağına yansıdığı gün.
Bugün her yıl olduğu gibi Küçük Kaymaklı şehitleri anılacak; kabirlerine, şehitler anıtına çiçekler konulacak ve önümüzdeki yılın 25 Aralığı beklenmeye başlanacak!
Dikkatinizi çekmek isterim, o günlerde adadaki en büyük Türk köyü konumunda olan ve nüfusu 8 bini bulan bir Türk köyü idi Küçük Kaymaklı.
Mukavemet gücümüzün Rum kesimine kıyasla ne denli zayıf olduğunu o günlerde yaşayarak gördük.
Sekiz bin Türk’ün ve bin civarında Rum’un yaşadığı köyde her bölgede olduğu gibi TMT örgütlü konumda. Ne var ki 8 bin nüfusa karşın yeminli TMT mensubu sayısı sadece 90.
Silah sayısı ise sadece bir tanesi Bren makineli tüfek geriye kalan 50 civarında silah ise sten ve piyade tüfeği. Bu hesaba göre 90 yeminli TMT mensubunun yarısı silahsız.
Ve 8 bin nüfuslu Küçük Kaymaklı savunması.
Hele köy boşaltılırken yaşanan iletişimsizlikler. Küçük Kaymaklı’da yaşayan 700 Türk’ün köyü boşaltma olayından haberi yok ve bu insanlar Rum ve Yunanlıların eline esir düşüyor.
BM Görevi yapan bir grup İngiliz askeri Büyük Kaymaklı’daki Regis fabrikasına nakledilen 700 civarındaki Türkleri tespit etmese bugün o 700 esirin tümü de toplu mezarlardan çıkarılacaktı.
Cikko Manastırında katliam çukurları hazırlanmıştı bile. Nereden mi biliyorum, çünkü o 700 Türk’ün arasında ben ve ailem de vardı.
Aradan yıllar geçti ama esir edildikten sonra aramızdan alınıp götürülenler hala gözlerimin önünde. Bir yangıncı Osman Hüdaverdi’nin, bir Arap Ahmet dayının ve diğerlerinin ailelerine son bakışları hala belleğimde. Küçük Kaymaklı’da da adanın diğer bölgelerinde verdiğimiz kayıpların manevi huzurlarında saygı ile eğilirim.
Tanrının rahmeti üzerlerine olsun!
Küçük Kaymaklı savaşına simge olmuş Hüseyin Ruso ile aynı mahallede doğduk büyüdük.
Benden yaşça büyüktü, ağabeyimdi, sonradan ortaokulda hocam oldu.
O yıllarda zaman, zaman Küçük Kaymaklı’nın deplasman maçlarına onun Opel marka arabası ile giderdik. Neyzenden, Şemsi Belli’den şiirleri ondan dinler, keyiflenirdik. Bir seferinde plakçalarının plakları arka camda güneşte kalmıştı, yamuk, yumuk olmuşlardı. Bu yüzden epey azar işittiğimi hatırlıyorum. İşte Hüseyin Ruso’nun şehit düştüğü tarihe denk düşen bugünde belki de hayatında tek sevdiği kadın, ilk nişanlısı Seyyan Hanım da hayata gözlerini dün yumdu. Birbirlerine o denli yakışıyorlardı ki, anlatamam.
Mekanları cennet olsun!