Kuzey Kıbrıs öyle bir yer oldu ki ne yapsanız yaranamazsınız…
Bunun temelinde ganimet ekonomisi ve dünyada benzeri görülmemiş düzeyde partizanca yönetilme alışkanlığı vardır…
Ayrıca kültürsüzlük sorunu vardır…
Üniversitelerin sayısı arttıkça, Kıbrıslı Türklerin kültüründe çok ciddi gerilemeler yaşandı…
Sırf ‘daha rahat’ ve ‘daha kısa süreli’ askerlik için herhangi bir üniversitenin, herhangi bir bölümüne girmek ve mezun olmak erkekler için öncelik oldu…
Aileler, işin başında ‘yanlış yaptıklarını’ bildikleri halde, ilerleyen yıllarda bu yanlışları kendi zihinlerinde doğruya çeviriyor ve mezun olan çocuklarına mutlaka devlet kurumlarında iş istiyor…
Devlet kurumu olmazsa, çok ciddi bir şekilde saldırılar başlıyor…
Siyasi partiler de bu gerçekleri dikkate alarak devleti batırma pahasına ilk fırsatta kendi yandaşlarını istihdam etme yönüne gidiyorlar…
Hâlbuki bugün senin yandaşın görünen, bir sonraki seçimde diğer partinin saflarında yer alıyordur…
Çünkü bu kez gündemde terfi ve makam talebi vardır…
Makamlar öylesine işgal edildi ki; devletin hizmetleri zaman içinde dibe vurdu…
Neyse bunları çok daha kapsamlı bir şekilde tartışmak için zamanımız vardır…
Biz bugüne bakalım…
Bugün için KKTC devleti, zaman zaman bazı siyasilerin de itiraf ettiği gibi batmış durumdadır…
Elle tutulur, güven veren hiçbir kurumu yoktur…
Telefon Dairesi borç batağında…
Elektrik Kurumu hem borçlu hem de milletin anasını ağlatıyor…
Toprak Ürünleri Kurumu da ağır borç altında…
Bu borçların nasıl ödeneceğini bilen yok…
Geriye ne kaldı?..
Kooperatif Merkez Bankası…
Cypfruvex…
Ne yapmalıyız?
Gelinen noktada günlük derdimizin ilk sırasına pahalılık yerleşti…
Marketlerde fiyatlar her gün değişiyor…
Dövizdeki yükseliş devam ettikçe tüketim maddelerinin fiyatları daha da artacak…
Geçim sıkıntısına düşen kamu çalışanlarının ve üretici örgütlerin hükümet üzerindeki baskıları artacak…
Hükümet ortakları bir sonraki seçimleri düşünerek elindeki paranın tamamını maaşlara harcayıp, zorunlu yatırımları ihmal edecek…
Böylesi bir düzende gelecek için umutlanmak mümkün müdür?..
Bunun yanıtını okurlara bırakıyorum…
Zenginlikler ve Bolluklar içinde kurduğumuz KKTCyi bu kadar kısa bir zamanda Bugünkü Vahim Haline getireceğimizi Falcı Elmaziye Hanımın bile Bilmesi mümkün değildi ! KKTCde var olanı yok etmekle kalmayıp Bugün Cepte olanı da yemeye başladığımızın sebebi Becerisizliğimizin Müsürüflügümüzün ve Aptalliğımızın sebebi değil de nedir yani ? Gelecek için hiçbir Plan ve Program yapıp Yatırım yapamayan KKTC’nin ne gibi bir geleceği olabilir ki ! Bugün Pahalılıktan Marketlerine girilemeyen Çevresi ve Yolları dökülen Elektriksiz ve Susuz yönetilemeyen bu Ülkede Gençlerimize Hangi gelecekten bahsedebiliriz ki ! Kırk yılda var olanı Yok Ettik Bugünlerde ise Cepten yiyoruz ‘ ‘ ‘ Yarımlarda mı ne yapacağız ? Onu da güzelim Ülkemizi bu hale düşürenlere Sormamız gerekmiyor mu yani !!