Kıbrıslı liderlerin uzun bir aradan sonra ‘yeni sınır kapılarının açılması için’ dün bir araya gelerek görüşme yapması memnuniyet vericidir…
Irkçı yaklaşımlar, dıştan yönlendirilen ‘ayrılıkçı fikirler’ sayesinde uzun yıllar birbirinden ayrı kalan Kıbrıslıların ‘yenidünya düzeni’ içinde ve ‘sınırsız bir ülkede’ yaşayabilmeleri son derece önemlidir…
Kıbrıslı Rumlar her fırsatta Türk askerinin Kıbrıs’taki varlığından söz etse de; Kıbrıslı Türkler açısından da güneydeki fanatik örgütlerin siyasallaşması önemli bir tehdittir…
Öyleyse gerçekleri kabullenerek, çatışmasız bir gelecek oluşturabilmek için öncelikle ‘güveni artırmak’ gerekiyor…
Güvenin olmadığı yerde evliliklerin yürümesi mümkün değildir…
Güven artırabilmek için de iki toplum arasında karşılıklı ticari ilişkiler geliştirilmelidir…
Türk tarafındaki bazı çevreler her fırsatta Avrupa Birliğini suçlasa da, Yeşil Hat Tüzüğü çerçevesinde kuzeye sağlanan avantajlar görmezden gelinemez…
Güneydeki akaryakıt bayilerinin büyük zararlara uğradığına bakmaksızın, Kıbrıslı Rumların kuzeyden 280 Euro’ya kadar yakıt veya eşya almasına izin verilmesi olumlu ve umut verici bir karardır…
Aynı şekilde Kıbrıslı Türklerin de güneyden 280 Euro’ya kadar alış-veriş yapması ‘iki taraf arasında’ rekabeti teşvik edici bir durumdur…
“Çarşı güneye kaydı” diyerek, sınır kapılarının kapatılmasını isteyecek kadar ileri giden bazı kişiler, kuzeydeki fahiş fiyatları aşağılara çekmeyi denemelidir…
İki toplumlu projelerin önemi
Karşılıklı ticaretin artmasıyla birlikte iki toplum arasında ortaklıkların oluşturulmasına hem Avrupa Birliği, hem de Anavatanların destek olacağı yeni bir anlayışın önemi üzerinde durulmalıdır…
İngiltere’de ‘sir’ unvanı almış Easy Jet kurucusu Stelios’un yıllardır iki toplumlu ortak projelere finansman destek sağlamasını örnek alarak, benzeri adımlar atacak bir Kıbrıslı Türk işadamının ortaya çıkmaması herkesi düşündürmelidir…
Bunun nedeni çözüm karşıtlığı mıdır?..
Yoksa ‘bana ne’ kültürünün egemen olması mı?..
Bugün “bana ne” diyenlerin bir süre sonra ortaya çıkacak avantajlardan yararlanmak için sıraya gireceklerini düşünmeye başlayalım…
Kıbrıs’ın sadece bir kesimi 4 milyondan fazla turist ağırlıyorsa; diğer kesimin 2 milyonluk ‘yolcu’ ile yarışı kazanma ve ekonomiyi ayağa kaldırma şansınız yoktur…
Öyleyse; iyi bir gelecek için gerekli projeler hazırlanmalı ve hayata geçirilmelidir…
İki yeni kapı
Liderlerin “yeni geçiş kapısı açılmasının iki halk arasındaki temaslar, güvenin artması ve ekonomik ilişkilerin ilerlemesi için kritik olduğunu” belirterek Haspolat’ın yanı sıra Akıncılar kapısının açılması konusunu ele alması olumludur…
Kısa bir süre içerisinde bu yönde gerekli adımların atılmasını umuyoruz…
Yeni bir müzakere süreci öncesinde yeni kapıların açılmasını destekliyoruz…
Bir tarafta tüm Kıbrıs’ı temsil eden AB üyesi, bizim ‘Rum Tarafı’ dediğimiz kesim, diğer tarafta ateşkes anlaşması ile oluşturulan, BM ce tanınmayan, bölücü ilan edilen, tanınması yasaklanan kesim. Her iki kesimin toplumlarının temsilcileri kapıların açılmasını görüşmüşler. Rum toplumu temsilcisi öneriler sunmuş. Türk toplumunu değil de nüfus mühendisliği ile temsilci görevine getirilenin önerisi, Türkiye’lilerin Rum tarafına geçmelerine izin verilmesi. Daha fazla kapılar açılıp ekonomimizi daha canlandırmak yerine, Türkiyeli turistlerin Rum ekonomisini daha da ihya etmesini öneriyor. Her yerde beceriksizlik, iş bilmezlik var da bunu bile anlıyamıyor. Ege adalarına giden Türk turistlerinin adalara yaptığı müthiş katkıyı, Rumlara da yapması isteniyor.Beceriksizlik, işbilmezlik, basiretsizlik ile az da olan kuzeydeki turizm potansiyeli bu öneri ile yok edililmeye çalışılıyor ama farkında değiller