Coğrafya nüfus çalışmaları ile yakından ilgilidir. Nüfusun dağılışı, yoğunluğu, yapısı ve bunların değişimi nüfus coğrafyasının özünü oluşturmaktadır. Ülke idaresinde nüfusa paralel olarak, ekonomik gelimeler, siyasi, dini, etnik, ideolojik vb. özellikler belirlendiği zaman toplumun nitelik ve niceliğini iyileştirilmeye yönelik politikalar üretilebilir.
Nüfusun artışı doğal yollarla doğum ve ölümlere bağlıdır. Doğum oranı ölümlere göre fazla ise nüfus artışı gözlemlenir. Aksi halde ise nüfus azalması gözlemlenecektir. Nüfus artış ve azalışı bir de göç olgusuna bağlı olarak gerçekleşmektedir. KKTC de yapılan son nüfus sayımlarına bakıldığında, nüfusumuzun arttığı görülmektedir. Fakat bu artışın ne şekilde gerçekleştiği konusunda herhangi bir bilgiye ulaşılamamaktadır.
Yaşadığımız Coğrafyada birçok konuda master planımız olmadığı gibi, nüfus konusunda da herhangi bilinçli bir politikamız olmadığı aşikârdır. Belirli bir nüfus politikamızın olmayışı teknolojik geri kalmışlık, işgücü kıtlığı, piyasanın işlemeyişi, kurumsal yapıların yetersizliği, yolsuzluklar, bürokratik engeller vb. gibi sorunları da körüklemektedir.
Geçtiğimiz haftanın, güzel bir hafta olmadığı konusunda herkesin hemfikir olduğundan hiç şüphem yok. Yaşanan istenmeyen olayları burada yeniden sıralayıp yazmak gibi bir niyetim de yok. Fakat toplum olarak bizleri derinden sarsan bu olayların, ithal olduğu noktasına dikkat çekmek isterim. Burada suçun nereden ithal olduğunun kesinlikle bir önemi yok, kaçırılmaması gereken en önemli nokta, suçun ithal olmasıdır. Çünkü bunun bir diğer anlamı yaşadığımız coğrafyada bir devlet olduğumuzu söylüyorsak gereklerini yerine getiremediğimizdir.
Yaşanan olaylar üzerine bazı sendikalar, kimlikle girişi gündeme getirmektedirler. KKTC-TC arasında uygulanan kimlikle seyahat şeklini ifade ederek bu uygulamanın derhal kaldırılmasını istemektedirler. Fakat bu isteklerini dile getirirlerken, söylemlerinin gerçekle örtüşmediğini görmezden gelmektedirler. Günümüzde Avrupa Birliği gibi büyük bir yapı içinde insanlar kimlikle seyahat edebilirlerken, biz neden böylesi bir uygulamayı kaldırmak istiyoruz?
İstenmeyen olayların ithal olması, gerçekte ülke girişlerinin kimlikle yapılmasında değil, ülkeye girişlerin iyi bir denetim mekanizmasından geçirilmemesinden kaynaklanmaktadır. Yaşanan sorunlara teşhisimizi gerçekçi bir şekilde ortaya koymalıyız. Ülkeye girişlerin ne şekilde olduğundan ziyade ne amaçla yapıldığı sorgulanmalıdır. Aynen kapımızı çalan bir yabancıya, kapımıza geliş nedenini, kapı aralığından sorduğumuz gibi!
Günümüzdeki devlet politikaları toplumun sorunlularını çözme odaklı olmalıdır. Aksi takdirde yaşanan istenmeyen olaylara geçici, kısa vadeli çözümler üretmek, yaşanabilecek birçok istenmeyen olayı şimdiden görmezden gelmek demektir. Toplumun sorunlarını anlamaya çalışırken olgularla nedenleri birbirine karıştırmamaya özen göstermeliyiz.
Küçük bir coğrafyada yaşıyoruz ve sorunların çözümleri de çok zor olmasa gerek. Herkese iyi pazarlar…