Kıbrıs’ın kuzeyinde ormanlık alan giderek azalıyor…
Zeytin ve harnup ağaçları da kesilip, lahmacun fırınlarında veya şöminelerde kullanılıyor…
Denetleyen, hesap soran, caydırıcı önlem alan bir Allah’ın kulu yok…
Bunların üstüne bir de ‘çam kese böceği’ belası çıktı…
Son 3 yıl içinde binlerce ağacı kemirip kurutan böceklerle ilgili önlem alınması gerekiyor…
Yani zamanında ilaçlama…
Geçtiğimiz yılın Tarım Bakanı ‘para olmadığı’ için ilaçlama yapılamadığını açıklamıştı…
Şimdiki bakan bir şeyler söylüyor ama ne yapılacağı, ne zaman yapılacağı pek anlaşılmıyor…
Tarımla ilgili sıkıntılar da giderek artıyor…
Türkiye’ye gönderilen enginarlar hastalık yüzünden geri dönüyor…
Yılda 15 milyona varan ihracatın önü kesiliyor…
Narenciye üreticileri de oldukça dertli…
Ürünün ağaçta kaldığını söyleyen üreticiler önlem alınması için eylem uyarısı yapıyor…
Geriye ne kaldı?..
Hellim ihracatı…
Artan süt fiyatları ve işçi ücretleri yüzünden hellim ihracatının da zora gireceği yönünde görüşler var…
Nereden bakarsak bakalım, kendi yarattığımız sorunlarla boğuştuğumuz sonucu ortaya çıkıyor…
Peki ne yapmalı?..
Böylesi ciddi sorunların iktidarıyla, muhalefetiyle ele alınması ve sonuç getirici kararların üretilmesi gerekiyor…
Ne var ki ‘yüce meclis’ herhangi bir konuda halkımıza umut veremiyor…
Çam kese böceği, enginar ve narenciye sorunlarının konuşulduğu toplantı günü 50 kişilik genel kurul salonunda sadece ilgili bakan ve 2 milletvekili vardı…
Bunu gören vatandaşların umutlanması ve geleceğe güvenle bakması mümkün müdür?..
Elbette değil…
Zaten haftada bir veya iki toplantı yapılıyor…
Öğleye kadar nisap sorunu yaşandığı için öğleden sonra iki saatlik konuşmalarla meclis genel kurulunun toplantısı sonlanıyor…
Ondan sonra evli evine köylü köyüne…
Ya da parti meclisine…
Yabancılar bu halimize baktıkça elbette güler geçer…
Ama bizler için durum çok daha farklıdır…
Yerli üretimin ve az sayıdaki ormanlık alanın yok olma noktasına gelmesini gülerek veya ah-vah çekerek izleyemeyiz…
Çare üretmek zorundayız…
Niyet varsa, çare vardır…
Sayın Akar , Ormanlarını Yeşil Alanlarını Doğasını ve Çevresini yok ettiğimiz KKTC Toprağı Bizim Malımız Mı ki Üzülelim ? Ateş Bacayı sarmadan Bizim olmayan Toprakları Betonlayıp Satmak varken Tarım alanlarını Üretimi Turizmi Doğayı ve Çevreyi düşünenimiz mi var ! Harnup ağaçlarını Asırlık Zeytin ağaçlarını ve KKTCnin Ormanlarını da yakarız ne olmuş yani , Gerçekten Üretimi Turizmi ve Yeşil Alanlar isteyenimiz mi var ? Anavatan Türkiye’nin Her yıl Gönderdiği Milyarlar ile Sattığımız Rum Mülklerinden gelen Paralar Başımızdan Aşar ! Daha Başka ne isteyebiliriz ki?
Koltuklar Boş Yüce meclisimiz ile Kim demiş ki bu haliyle KKTC Kırk Yıl daha gidemeyecektir diye
??