banner564

Ufacık suda boğulmak

   İyi bir usta, sanayici, üretici olmak kolay değildir...
   İyi bir işadamı olmak da öyle...
   Başarmak için çalışmak, üretmek ve pazarlamak gerekir...
   Özel sektörde bu özellikleri taşımayanların ilerlemesi mümkün değildir...
   Ama KKTC’deki kamu hizmetinde bu mümkündür...
   Kamuda ilerleyebilmek ve üst yerlere gelebilmek için çalışkanlık ve başarıdan daha fazla partizanlık önemlidir...
   Partili olanlar için yükselmede fazla engel yoktur...
   Partisiz olanlar ağızlarıyla kuş tutsalar ilerleyemezler...
   Hal böyle olunca; devletin yönetimindeki kurum ve kuruluşların başarılı olması mümkün değildir...
   Dünyanın tanımadığı KKTC devleti bir zamanlar, Rumlardan kalma çalışır vaziyetteki Sanayi tesislerini yönetmeye kalktı...
   Sonunda tümünü batırdı...
   Aynı dönemde turizmin patronu oluverdi...
   O yılların en görkemli otellerinin işletmesini özele vermek yerine, kendisi yönetmeye kalkıştı...
   Partizanca yönetim kurulları oluşturuldu...
   İşin uzmanı olan da olmayan da yönetim kurullarında görev yaptı...
   Sonunda tüm oteller iflas etti ve bir kısmı özele devredildi...
   Devletin elinde havayolu şirketi vardı...
   Geride milyonlarca dolarlık borç bırakarak iflas etti...
   Devletin elinde halen Elektrik Kurumu var...
   Birikmiş borcu 300 milyon lira dolayında...
   Kullanılan santraller herkesi zehirliyor...
   Çevre Bakanı bile kötü yakıt kullanılmasından şikayet ediyor...
   Yine devletin yönetiminde telefon dairesi var...
   Yıllardan beri konutlara telefon bağlayamıyor...


   
Hala ders alınmadı
   Devlet nereye elini uzatmışsa tümünü batırdı...
   Bir zamanlar köylünün, çiftçinin malı olan Kıbrıs Türk Kooperatif Merkez Bankası, 
Bankacılık faaliyetlerinin yanı sıra, süt ve süt ürünleri imalatı, yem ve inşaat sanayiinde oldukça başarılıydı...
   Daha sonra çiftçinin elinden alınan bu kurumu hükümetler yönetmeye başladı...
   Partizanca atamalar yapıldıkça Kooperatif’in faaliyet alanları daraldı...
   Bankada toplanan mevduatların çok büyük bir kısmı hükümetin talimatıyla, batmış kamu kuruluşlarına kredi olarak aktarıldı...
   Alacaklar kağıt üzerinde duruyor...
   Üzerine faizler eklenince, bankanın bilanço karı da yükseliyor...
   Peki ama bu paraların tümü buharlaşmış durumda...
   Bunların geri ödemesini kim yapacak?..
   Derviş Eroğlu özel yaşama döndü...
   Yorgancuıoğlu 14 Haziran’da görevi bırakıyor...
   Mal varlığını açıklayan Cumhurbaşkanı Akıncı’nın da kasası boş...
   Öyleyse batmış KTHY’nin, Elektrik Kurumu ve Sosyal Sigortaların borçlarını kim, nasıl ödeyecek?..
   Siyasiler bu kadar karanlık bir tablo karşısında dahi, devletin yönetimindeki ekonomik kuruluşları özelleştirmeye yanaşmıyorlar...
   Sıkıştıkları zaman 'özerklik' kelimesinin arkasına saklanarak, çukur yolda ilerlemeye çalışıyorlar...
   Sonuçta hem bu kurumların çalışanlarına, hem vatandaşa, hem de devlete kötülük etmiş oluyorlar...





Yatırımcılara kan kusturdular
   Kamuda personel sayısını artırmak suretiyle, devlet çarkını işlemez hale getirdiler...
   Müzakere masasında çözümü görüşen Rumlar dahi bizdeki duruma baktıkça ürküyorlar...
   Çözüm olması halinde KKTC devletinin yılda bir milyar Euro’ya yakın bütçe açıklarının nasıl kapatılacağını merak ediyorlar...
   KKTC’yi yönetenler ise, devleti küçültme ve yatırımları teşvik etme anlayışında değiller...
   Tüm dünyanın ambargo uyguladığı bu ülkeye yatırım yapan üç-beş tane Türk işadamını ödüllendirmek yerine, uyguladıkları inanılmaz bürokratik uygulamalarla bin pişman ediyorlar...
   Pepsi gibi ünlü bir markayı KKTC’de üreten insanlarla konuşuyorsunuz, bürokrasiden yakınıyor...
   Devletteki işlerin ağır gitmesi nedeniyle yaşanan sıkıntılardan söz ediyor...
   Son yıllarda bu ülkeye çok sayıda yabancı turist taşıyan Corendon Havayolları’nın da adadan çekileceği haberleri geldi...
   Ulaşımda gösterdikleri başarının yanı sıra atıl vaziyetteki Jasmine Court oteline milyonlarca dolar harcadılar...
   Oteli iyi bir seviyeye getirdikten sonra turist bağlantısı yapmaya başladılar...
   Ve tam da adım atacakları zaman karşılarında ciddi engeller buldular...
   Durumun aciliyetini aktardıkları bakanlar ‘bugün git, yarın gel’ diyerek bu insanlarla dalga geçtiler...
   Sonuçta; “Yeter artık” dediler...
   Corendon ortaklarından Yıldıray Karaer, dağları, tepeleri aşarak Kıbrıs’a geldiklerini, ancak burada küçük bir suda boğulduklarını söyledi...
   KKTC’nin bürokrasisini, iş bilmezliğini, KKTC devletinin yatırımcılara karşı izlediği kötü siyaseti anlatmak için daha güzel bir söz bulunamazdı...
   Bu ülke maalesef böyle...
   Bir yandan yatırımcıları kaçırırken, diğer yandan Türkiye’den gelecek suyun dağıtımını ve yönetimini istiyorlar...
   Dürüst olalım...
   Gelecek suyun içinde hem kendileri boğulur, hem de bizleri boğarlar...
YORUM EKLE

banner608

banner474