Adanın her iki tarafında adli suçlar patlamış vaziyette…
Kuzeyde şiddet, hırsızlık ve dolandırıcılık olaylarının artmasından şikayet ediyoruz ama güneyde çok daha fazlası vardır…
Kuzeyde uyuşturucu kullanımının ve ticaretinin artmasından yakınıyoruz…
Güneyde uyuşturucunun en fazla Rum ordusunda kullanıldığı belirtiliyor…
Kuzeyde rüşvet ve suistimal olaylarını konuşuyor, ama bir türlü sonuca gidemiyoruz…
Güneyde bazı siyasiler rüşvet yüzünden cezaevinde yatıyor…
Kuzeyde hırsızlıkların artmasından yakınıyoruz…
Güneyde her gün ortalama 145 evin açıldığı belirtiliyor…
Kuzey ile güneyde ‘adli suçlar’ açısından uyum olduğunu görüyoruz…
Ancak; iki tarafta farklılık yaratan başka şeyleri de görmezden gelemeyiz…
Onlarda yerel yönetimler, bizdekilerden çok daha iyi çalışıyor…
Onlarda çevre temizliği bizleri kıskandıracak düzeyde…
Onlarda tarihi eserlerin büyük bir kısmı koruma altında…
Bizde çok sayıda tarihi eser yok olmak üzere…
Onlarda yollar, parklar, oyun alanları çok gelişmiş, Avrupa düzeyinde…
Bizde yollar çok kötü ve tehlikeli…
Park yok, oyun alanı yok…
Onlarda gıda denetimleri bizden çok daha ileri düzeyde…
Onlarda veteriner kontrolünde kesim yapan 2 tane modern mezbaha var…
Bizde çoğu kontrolsüz 68 adet mezbahanın olduğunu biliyor muydunuz?..
Onlarda uçak ve gemi ulaşımı bizdeki ulaşım olanaklarından kat kat daha fazladır…
Onlarda kamu yönetimi, bizdekinden çok daha verimlidir…
Toprağın tümü sözde Avrupa
Unutmayalım ki; bu adanın tüm toprağı 2004 yılından beri AB sınırları içindedir…
Çözümsüzlük nedeniyle Yeşil Hat Tüzüğü’nün uygulanması, AB tarafından kayıt altına alınan gerçekleri değiştirmez…
Bu şekilde bakıldığı zaman adanın bir gün ‘mutlaka’ birleşeceğini anlamak zor değildir…
Rumlar 2004 yılında ‘Hayır’ oyu kullanmasaydı; ada 16 yıl önce birleşmiş olacaktı…
Tarihi fırsatı yitiren onlar oldu…
Şimdi, yeni bir denemenin daha yapılacağı görülüyor…
Peki ne zaman?..
Bunu 27 Eylül’de New York’ta yapılacak olan yemekli toplantı belirleyecek…
Niyet varsa taraflar müzakerelerin yeniden başlatılması için uzlaşır ve masa yeniden kurulur…
Önemli olan KKTC’deki siyasilerin daha da geç olmadan toplumu ‘olası gelişmelere’ karşı hazırlamasıdır…
Tarım, turizm, eğitim alanlarında, çevre konusunda, gıda denetimleri ve gümrük uygulamaları gibi konularda yeni düzenlemelere gidilmesi ve güneydeki uygulamalarla yakınlaşmanın sağlanması mutlaka gereklidir…
Kıbrıslı Türkler açısından olası bir anlaşmada en önemli konu Türkiye’nin garantörlüğüdür…
Bunu korumak suretiyle, kalıcı bir çözüme varılırsa varılır…
Varılmaması halinde dahi kuzeydeki yaşamın AB standartlarında olması mutlaka gereklidir…
Niyet varsa yapabiliriz…
Denizaltı krizini Müşteri Avustralya çözdü Fransa’ya vermiş olduğu 40 milyar Dolar denizaltı ihalesini iptal edip ABD ve İngiltere’ye verdi, Avustralya’da üretilecek Denizaltıları nükleer olacak ,