banner564

UBP nasıl düzelecek; ona bakmak lazım!

Meclis başkanı seçilememesini “Meclis sorunu” olarak görmek, çok yanlış olur. Meclis başkanlığı ile ilgili tartışmaların özünü anlayamazsak bir süre sonra karşılaşılacak olan yeni krizlere de hazırlıksızlık yakalanacağız demektir.
KKTC Meclisi’nde başkanlık seçiminin bu duruma gelmesinin sorumlusu, UBP içindeki “iki yüzlüler” olmalıdır. Sorunun kaynağında, “ben oy vereceğim” dediği halde oy vermeyen 3-5 milletvekili var. Başlangıçta “kendi siyasi varlıklarını” gösterme gayretine girmiş olsalar bile, süreç bir krize dönüştükten sonra ne istediklerini açıkça ortaya koymalıydılar; koymadılar ve iki yüzlü davrandılar.
Bu kişiler tespit edilebildi mi bilmiyorum. Ortada çeşitli söylentiler var… Sherlock Holmes’luk bir durum olabilir! İşin polisiye tarafını MI6’e havale etmeyi başarabilirsek biz bu işin siyasal çözümüne yoğunlaşabiliriz. 
UBP’nin düzelmesi lazım… İster iktidarda olsun ister muhalefette, büyük partilerden biri olarak kalacağını varsayıyorum; “bir siyasi partiden beklenenleri yerine getirebilme kapasitesi” kazanması lazım…
Bir siyasi partiden beklentilerin esası, “topluma bir yönetim modeli ve yöntemi sunması ve bunun sadık bir izleyicisi” olmasıdır. Partiler ayrı ayrı model ve yöntemler önerirken seçmen, onların kendi önerilerine sadık kalacaklarını varsaymak zorundadır; desteğini de buna göre verecektir. 
UBP siyasi vaatlerinin peşinde koşmak yerine birbirlerine çelme atarak yükselmeye çalışan politikacılar güruhu haline dönüştü. Kurultaylar bu soruna çare olmuyor. Ünal Üstel, son kurultayı rekor bir oy oranı ve katılım ile tamamladı. Yaşanan bunca deneyime karşın partiyi yönetmesine izin vermemekte direnen milletvekilleri var. Üstelik kendilerini kamuoyundan gizlemeyi de başarıyorlar. 
Üstel’in demokratik bir seçimle kazanmadığını ileri sürseler bunu anlayabiliriz. Üstel kurultay yarışına başbakan ve Türkiye’nin desteğini alarak katıldı ama kendi çabasını görmezlikten gelemeyiz. Bütün UBP’lilere dokunmaya çalıştığı yoğun bir dönem geçirdi; avantajlarını iyi kullandı. “Türkiye’nin desteği arkamda” diyerek yan gelip yatarak sonucu beklemedi. Bunu bizden önce UBP milletvekillerinin görmesi; geri kurultaya dönemeyeceğimize göre de, bir “Meclis başkan adayı” üstünde birleşmeleri gerekirdi. UBP’nin veya Üstel’in halka verdiği sözleri tutabilmesi için birlikte çalışma taahhüdüne sadık kalmaları beklenirdi.
Olmuyor… UBP’liler, bir siyasi parti gibi davranamıyor. UBP, bir siyasi parti olmaktan ziyade, kendini ayrıcalıklı gören kimi insanların kamu görevinde yükselme aracı olarak değerlendirdikleri bir aygıta dönüştü.
Türkiye’nin müdahaleleri de buna çare olmadı ve olamayacak. Yükselme umudu kaybolan UBP’lilerin Türkiye sevgisi de buhar olup uçuyor!
Kamunun yapması gereken şeyler var ama bu partiler kamuyu kendi amaçları için kullanmaya çalışan insanlarla dolup taşıyor. Sonra da çare, demokrasi dışı kurumlar ve yöntemlerde aranıyor.


Demokrasiyi geri kazanabilmemiz için UBP’nin siyasi parti niteliğine kavuşması gerekiyor!
 

YORUM EKLE

banner471

banner474