banner564

“Tuz kavurmak”, Özgürgün ve kendim ettim

Siyasal mücadelede başarı önemlidir. Bir noktaya gelmek, seçilmek veya ülke yönetiminde etkin bir konum elde etmek çok önemlidir.
Ancak o başarıyı elde etmek kadar önemli olan bir başka temel daha var. Buda bunu, nasıl ve hangi metotlarla elde ettiğinizdir. Eğer o başarıyı, demokratik değerlerin ötesinde, etik olmayan yollarla elde ederseniz, kazandıktan sonra kaybeden olursunuz.
Bakın, UBP-HP Hükümeti kuruldu. Bunun nasıl oluştuğu ile ilgili olarak kamuoyunda net bir algı oldu. Ama kim ne isterse desin, bu algıyı pekiştiren ana söylem, Sayın Tatar’ın sevinç dalgası içinde ifade ettikleri ve Sayın Erhan Arıklı’nın muhatapları tarafından yalanlamayan açıklamaları oldu. 
Hal bu iken, geçen makalemde de ifade ettiğim gibi daha güvenoyu almadan iki partinin başkanları demeçlerle siyasi gösteri yapmaya giriştiler. Hele HP'li yetkililerin daha geçen haftaya kadar birlikte oldukları insan ve partileri aşağılarcasına kendilerini anlatmaya çalışmaları tam bir çıkmaz oldu. 
Ayrıca hükümetin büyük ortağı UBP'nin bakanlık görevlendirmeleri sonrası içine girdiği kaotik tartışma ortamı bu işe tuz biber ekti. Tüm bu tartışmalar basına, sosyal medyaya düştü. Bir milletvekilinin, ”Bana Bakan olacağım söylendi ama sabahleyin olmadığımı gördüm” demesi. Sayın Tatar'ın bu listeyi Büyükelçilikle görüşüp düzenlediği iddialarının kendi mahallesinden çıktığı. Bunlara yanıt yerine, “Önüme, sağıma, soluma, arkama bakacağım listeyi vermeden” demesi. 
Daha güvenoyu almadan UBP adına Lefkoşa İlçe Başkanının “Evet bakanlarda ilçeler arası dengesizlik var, bunu da müdür ve müsteşar atamalarında düzenleyeceğiz“ diye açıklayıp, devleti parti içi dengeler adına da açıkça kullanacağını ifade etmesi.
Bütün bunlar, yola çıkarken yapılan o “liyakat” temelinde Bakan ve Müdür, Müsteşar atayacağız diyen tüm açıklamaları tuz buz etti. İnandırıcılığı kendi eli ile kendileri, başlamadan yıktılar. 
Çünkü gelmek önemli, ama nasıl ve hangi metotlarla göreve geldiğinin daha da önemli olduğu ve etik olmayan yollarla başarı elde edenlerin erozyona uğradığını bu gelişmeler bize gösterdi.
Dolayısı ile bu zor zamanda işbaşına gelen bu hükümet, kendi eli ile temelini alt üst etti. Böylece daha güvenoyu almadan programı ve protokolü değil varlığı ve iç çekişmeleri öne çıktı.
Bu nedenle bu zor zamanda esası tartışmayı kendi elleri ile körelttiler. Yani ekonominin kendisini ve demokratik yapılanmanın içeriğini değil, etik olmayan hay huyu kamu tartışmasına taşıdılar.
Hele Sayın Özersay’ın, Sayın Hüseyin Özgürgün ile ilgili daha güvenoyu almadan yeniden gündeme taşıdığı tartışmalar hiç şık olmadı. Nitekim Sayın Özgürgün hükümete güvenoyu vermeyeceğini açıkladı. Bu tutum, hükümetin büyük ortağının iç sorununun derinleşmesini besledi. 
Bu metotlarla hangi önemli ve ciddi ekonomik ve demokratik sorunu aşabileceksiniz? Önceliği hizipçilik ve iç kavga olanların hiç bir toplumsal ve siyasal soruna çözüm üretkenliği olamaz.
Bu sağ partiler için değil, sol, demokratik partiler içinde geçerlidir. Toplumsallıktan çıkıp, iç çekişmeyi önceleyenler, hiçbir büyük soruna dönük yaratıcı enerji üretemez. Genellikle Kıbrıs Türk siyasi yaşamında etik olmayan metotlarla başarı elde edenler için ifade ettiğim bir söz var. Bu bir şarkı sözü.
“Kendim ettim, kendim buldum. Gül gibi sararıp soldum.” Daha güvenoyu almadan bu karmaşayı yaratan UBP ve HP yetkilileri için bu şarkıyı ifade etmek istedim.
Bir susun, güvenoyu alın ve ne yapacağınıza karar verdikten sonra o kararları tartışmaya açın. Artık herkes, “Tuz kavurmaktan” uzak dursun.

YORUM EKLE

banner471

banner474