Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, YÖK Yönetim Kurulu Üyeleri ve üniversite rektörlerini kabul etti. Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda YÖK üyeleri ile rektörlere hitap eden Erdoğan, "Şahsım başta olmak üzere hükümet de devlet de yıllardır baskının değil, yaşatmanın mücadelesini verdik. Özgürlüğün öldürmenin değil, yaşatmanın mücadelesini verdik.
Bugün ortaya çıkan tablo için bir suçlu aranacaksa, bakılacak olan yer Ankara değil, Kandil’dir. Sorumlular hükümette değil, örgütün yönetiminde ve tercihlerini demokrasiden yana kullanamayan onların güdümündeki partide aranmalıdır" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, artan terör olayları hakkında açıklamalarda bulunarak, provokasyonlara gelinmemesi konusunda çağrıda bulundu.
Tüm dünyada kendisine yönelik bir düşmanlık olduğunu savunan Erdoğan, "Bugün Türkiye, siyasi belirsizlik ortamından geçiyorsa bunun sorumlusu iktidar partisi veya bir kişi midir? Sırtını terör örgütüne dayamakta beis görmeyen, siyaset yerine şiddeti tercih eden siyasi partinin yaşananlarda hiç mi sorumluluğu yoktur? Koalisyon hükümeti kurulması için makul şartlarda uzlaşmaya çalışmak yerine hesaplaşmacı ve dayatmacı bir tavra giren muhalefet partilerinin içinde bulunduğumuz acı durumda hiç mi sorumluluğu yoktur? Soruyorum? Ulusal veya uluslararası tüm dünyada Tayyip Erdoğan düşmanlığını, devletin ve milletin varlığına yönelik tehditler karşısında dahi terör örgütüyle, paralel örgütle uluslararası lobilerle aynı çizgide hizalanmaya vardıranların sorumluluklarını görmezden gelebilir miyiz? Halbuki Tayyip Erdoğan, fanidir. Ama bu ülke ve bu devlet bizden sonraki nesillere de lazımdır. Yarın bizler toprak olup gittiğimizde çocuklarımıza, torunlarımıza daha sonraki kuşaklara güçlü, müreffeh bir ülke bırakmak hepimizin en başta gelen görevi değil midir?" diye konuştu.
"Siyasi rekabetten kaçmadım…"
"Ben hayatımın hiçbir döneminde siyasi rekabetten kaçmadım" diyen Erdoğan, terör örgütlerinin saldırılarını samimiyetle kınamayan herkesin Türkiye ile bağında sorun olduğunu savunarak "Ülkemize ve milletimize sahip çıkmak hayatımızın diğer alanlarındaki tüm farklılıklarda ayrı olarak her birimizin ortak sorumluluğudur. Bunun için birliğimize, beraberliğimize sahip çıkmalıyız. Yani yerli olmalıyız. Yerlilik; bu ülkenin, bu milletin menfaati için gerektiğinde kendi çıkarlarımızdan vazgeçebilmemizi gerektirmektedir. Unutmamalıyız ki TBMM hepimizin Meclis’idir. Hükümet, hepimizin hükümetidir. TSK, hepimizin ordusudur. Adalet teşkilatımızın hakimleri, savcıları hepimiz için vardır. Emniyet teşkilatımızın mensupları hepimizin polisidir. Yöntemde, söylemde anlaşamıyor olabiliriz. Ama hedeflerimiz konusunda birlik olmalıyız. Devleti ve hükümeti eksik yapılan, yanlış yapılan işleri eleştirmek elbette herkesin hakkıdır. Fakat ülkesine ve milletine karşı sorumluluklarını yerine getirmeyen muhalefetin, medyanın, aydınların da aynı şekilde murakabeye tabi tutulması gerekmiyor mu?" açıklamasında bulundu.
Güncelleme Tarihi: 09 Eylül 2015, 09:19