banner564

‘Süreç işkenceye döndü’

Bin gündür tutuklu olan iş insanı Osman Kavala'nın eşi ve avukatları mahkûmiyetin hukuki değil siyasi olduğunu söyledi

‘Süreç işkenceye döndü’
banner598

İş insanı Osman Kavala'nın eşi ve avukatları, Kavala'nın tutukluluğunun 1000. günü sebebiyle basın açıklaması yaptı. İlk olarak 18 Ekim 2017'de gözaltına alınan ve ardından tutuklanan Kavala, 18 Şubat 2020 tarihinde beraat etmiş, aynı gün içinde farklı bir suçlamayla tekrar gözaltına alınmıştı. İnternet üzerinden çevrim içi olarak düzenlenen basın açıklamasında Kavala’nın eşi Ayşe Buğra, tutukluluk sürecinin işkenceye döndüğünü öne sürerken, avukatları mahkûmiyetin hukuki değil siyasi olduğunu iddia etti.
Osman Kavala, Gezi Parkı eylemlerini finanse etmek suçlamasıyla yargılandığı Gezi Parkı Davası’nda beraat etmiş, beraat ettiği günün akşamındaysa 15 Temmuz darbe girişimi soruşturması kapsamında, “casusluk” suçlamasıyla tekrar gözaltına alınmış ve yargı süreci yeniden başlamıştı.

“Casusluk iddiası hak ihlalinin üstünü örtmek için”
Kavala’nın avukatları, bu tutukluluk sürecinin hukuki olarak yorumlanamayacağını, Kavala’nın siyasi gerekçelerle mahkûm edildiğini iddia etti.
Avukatları, Kavala’nın mahkûm edilmesinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce (AİHM) hak ihlali olarak tanımlandığını ve hakkında derhal tahliye edilmesi kararı verdiğini, bu anlamda Kavala’nın tahliyesinin durdurulmasının suç teşkil ettiğini söyledi.
Casusluk suçlamasıyla ilgili olaraksa avukatlar bu anlamda somut bir delil olmadığını, bu suçun AİHM’in tahliye talebini aşmak için ortaya atıldığını öne sürdü.

“Yepyeni bir madde ortaya çıkardı: Casusluk suçu”
Kavala’nın avukatlarından Köksal Bayraktar, Kavala’nın ilk kez 18 Ekim 2017 tarihinde gözaltına alındığını, 13 gün gözaltında tutulmasının ardından gözaltı sürecinin uzatıldığını, 58 gün süren sorgulamanın ardından hakim ve savcı önüne çıkarılmadan tutukladığını söyledi.
Bayraktar, 18 Şubat 2020’de beraat eden Kavala’nın aynı gün içerisinde bu defa da 15 Temmuz soruşturması kapsamında gözaltına alınmasını eleştirerek “20 Mart 2020 tarihinde devlet bu sefer tutuklama kararını değiştirdi ve yepyeni bir madde ortaya çıkardı: Casusluk suçu. Yargı organları maalesef ceza kanununun birbirinden ağır 3 maddesi etrafında dolaşarak o olmazsa diğer suç demiştir” ifadesini kullandı.

“Her şeye rağmen çok güçlü”
Kavala'nın eşi Ayşe Buğra ise eşinin içinde bulunduğu durumla ilgili olarak, şu ifadeleri kullandı:
* Bu gördüğümüz şeyler bunun yargıdaki yansımaları. Bu ortamda makul şüphe, kanıt gibi kavramlar anlamını kaybetti. Bin gündür özgürlüğünden yoksun olan Osman Kavala ne yapmış diye somut fiillere dayanan bir cevap yok. Bununla birlikte bu soruyu önemli bulmayan, ‘mutlaka bir şey yapmıştır da tutuklanmıştır' diye düşünen bir kesim de var.

* Tutuklamalar sürecinde yaşanan acayipler böyle bir ortamda oluyor. Eşimin bin günlük tutukluluk sürecinde bazı medya organlarında asılsız ve kişiliğe saldırı niteliğinde haber ve yorumlarla karşılaştık. Bizim yaptığımız hukuki girişimler de sonuçsuz kalıyor. Bunlar toplumsal huzur ve refah açısından son derece zararlı.

* Bizim hayatımızdan çalınan bin günün telafisi imkânsız. Eşimin annesi oğlunu bir daha görüp görmeyeceğini düşünüyor. Yargı sürecinin acayipliklerinden rahatsızlık duymayanlar vicdani rahatsızlık duyarlar mı bilmiyorum. Bin gün işkence süreci haline geldi.

Görüş ayda bire indirildi
Buğra, Kavala'nın cezaevi koşullarıyla ilgili de Kavala’nın yarı tecrit koşullarında olduğunu, salgın karşısında da koşulların korunaklı olduğunu fakat salgın tedbirleri sebebiyle görüşün ayda bire indirildiğini uzun bir süre de Kavala’yı göremediğini iddia etti.
Kavala’yı en son 19 Haziran’da gördüğünü söyleyen Buğra, salgın sonrası yeniden haftada bir ziyaret edebilmeyi beklediğini belirtti. Kavala’nın avukatları ise bütün bu yaşananlara rağmen Kavala'nın cezaevinde oldukça güçlü durduğunu söyledi.
 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner471

banner474