Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Adalet Akademisini ziyaretinde yaptığı konuşmada, adalet sisteminin asgari şartlarda işlemesi için öncelikle hakimlerin ve savcıların hem zihnen hem vicdanen bağımsız olmaları gerektiğine işaret etti.
"Zihnini ve vicdanını birtakım güçlerin emrine vermiş kişiden hakim de olmaz, savcı da olmaz, olamaz. Bunu böyle bilmemiz lazım" diyen Erdoğan, siyasi görevlerde bulunanların, toplum tarafından sürekli murakabe edilen, yaptığı güzel şeylerin de yanlışların da hesabını veren kişiler olduğunu söyledi.
Erdoğan, adalet sisteminde görev yapanların, lafzi sınırlarının kanunlarca tayin edildiğini, murakabesini ise vicdanlarının yaptığını belirterek, sözlerine şöyle devam etti:
"Vicdanının kapıları hukuka, adalete değil de başka yerlere açılanların yaptıkları zulümdür. Çünkü onlar Mevlana'nın deyimiyle, dikenlere su vermeye başlamışlardır. Büyük Türkiye, yeni Türkiye için adalet sistemimizden başlayarak tüm kurumlarımızı, tüm toplumu, bu kanser hücrelerinden hep beraber temizlememiz gerekiyor. 2023 hedeflerimize, 2053, 2071 vizyonumuzu hayata geçirebilmemiz için ortak idealler etrafında birleşmiş, kenetlenmiş güçlü kurumlara ihtiyacımız var. Diğer sorunlarımız, sıkıntılarımız gibi bu meselenin çözümü de demokrasiden, milli iradeye, milletimizin tercihlerine saygılı olmaktan geçiyor.
Bu konudaysa en büyük desteği, soruşturmalarını hukuk adına yapan savcılarımızın, hükümlerine millet adına veren hakimlerimizin vermesi gerekiyor. Demokrasilerde hukuk eliyle bir vesayet sistemi, özellikle devre dışı kalırken, 'onun yerine bir başkasını ikame etme' diye bir şey asla yoktur. Demokrasilerde her türlü vesayet teşebbüsüne karşı milletin, milli iradenin yanında yer almaktır. Gücünü, meşruiyetini milletten almayan hiçbir grup, hiçbir kesimin bu ülkeye, bu millete hükmetme çabasına izin vermedik, vermeyeceğiz."
Güncelleme Tarihi: 03 Şubat 2015, 09:09