Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'da, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen "İl Başkanları Toplantısı"nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, 16 Nisan'daki halk oylamasının ardından 2 Mayıs'ta partiye tekrar üye olduğunu, 21 Mayıs'taki olağanüstü büyük kongrede de genel başkanlık görevini devir aldığını hatırlattı. Ardından kongrede seçilen MKYK'yı toplayıp, MYK'yı belirlediklerini ve çalışmaları hızlandırdıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün de partiyle ilişkiyi hukuki olarak sona erdirdiği 2014 yılı Ağustos ayından sonraki ilk il başkanları toplantısının icra edildiğini belirtti.
CHP'nin yürüyüşüne tepki
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun partisinin İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasına tepki için başlattığı yürüyüşe yönelik eleştirilerde bulundu.
Erdoğan, "Uluslararası kuruluşların, mahkemelerin dahi eleştirmediği tarzda terör davalarına saldırıyorsanız, Türk adaletini itham ediyorsanız yaptığınız iş bu ülkenin hayrına asla değildir. Terör örgütlerine karşı yapmayı aklınızdan geçirmediğiniz yürüyüşü, teröristleri ve onlara destek verenleri savunmak için başlatıyorsanız kimseyi amacınızın adalet olduğuna inandıramazsınız" ifadelerini kullandı.
Hazreti Mevlana'nın adaleti "Ağaca su vermek", zulmü ise "Dikene su vermek" olarak tanımladığını aktaran Erdoğan, "Siz bu tavrınızla dikene su vererek adaleti savunmuyor tam tersine zulmü yüceltiyorsunuz. Durumunuz budur. İlla bir hak arayacaksanız gidin FETÖ davalarının, PKK, DHKP-C davalarının görüldüğü mahkemelere, şehitlerin, gazilerin, milletin hakkını arayın. Gidin tabutlarına omuz verdiğiniz eli kanlı canilerin yetim ve öksüz bıraktığı çocukların hakkını arayın" dedi.
"Yazıklar olsun"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gül dikenin gül dereceğini, rüzgar ekenin de fırtına biçeceğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Onun için buradan diyoruz ki darbecileri bırakıp darbeye maruz kalanları suçlayanlara yazıklar olsun. Teröristleri bırakıp terörle mücadele edenlerin üzerine gidenlere yazıklar olsun. Ülkesini bırakıp ülkesine saldıranların argümanlarına sarılanlara yazıklar olsun. Kendi milletvekillerinin dünyanın her yerinde vatana ihanet suçu kapsamında kabul edilen eylemine sahip çıkanlar, aslında taammüden aynı suça ortak olmaktadırlar.
Konunun ne basın özgürlüğüyle ne düşünce ve ifade özgürlüğüyle ne milletvekili dokunulmazlığıyla ilgisinin olmadığını en iyi bu gürültüyü çıkaranlar biliyordur. Bir başka terör örgütüyle irtibatları sebebiyle kamudan ihraç edilen ve yine örgütün emriyle cezaevinde güya açlık grevi başlatanlara yine bunlar sahip çıkıyor. Bu da enteresan. Esasen bunların hiçbirinin derdi demokrasi ve özgürlükleri savunmak değil kendi suçlarını bastırmaktır."
Güncelleme Tarihi: 02 Temmuz 2017, 13:03