Müzakerelerde sona doğru gelindiği anlaşılıyor...
İki toplumda meydana gelebilecek tepkileri dikkate alan liderlerin ‘temkinli’ davranmaları nedeniyle de uzlaşıların içeriği tam olarak bilinmiyor...
Özellikle de Kıbrıslı Türklerin yaşayacağı sıkıntılar konusunda ciddi endişeler vardır...
Rum lideri Nikos Anastasiadis’in “olası bir çözüm durumunda iade edilecek bölgelerin isimlerini açıklarsam iç savaş çıkar” şeklindeki sözleri, nelerin yaşanabileceğini anlamamız açısından yeterlidir..
Neticede bugün değilse, yakın bir gelecekte ‘iade edilecek’ bölgelerin isimleri mutlaka açıklanacak...
Kıbrıslı Türklerin buna hazırlıklı olması gerekiyor...
Çözüm olduğu anda, zenginliğe kavuşacağımızı düşünenlerin ne kadar büyük bir yanılgı içinde olduğunu hep birlikte göreceğiz...
Bırakın zenginliği, bu günleri mumla arayacağımız kesindir...
Bazı kesimler “Rum’un malını kapanlar düşünsün” yaklaşımıyla; hayati bir meseleyi basitleştirme gayreti gösterebilir...
Ne var ki; en çok Rum malı alanın yanı sıra, hiç almayanların da ciddi sıkıntılarla yüzleşeceği bir süreç yaşanacak...
Maldan, mülkten sorun yaşamayanlar; sosyal ve ekonomik olumsuzluklar, ya da ciddi adli olaylarla yüzleşebilecek...
Bunlar ‘ korku’ yaratmayı amaçlayan düşünceler değil, olabilecek kuvvetli beklentilerdir...
Rum lideri Anastaiadis’in ‘iç savaştan’ söz etmesinin ne anlama geldiğini ciddiye almayanlar varsa, bu onların sorunudur...
Neler olacak?
Bir defa, iade edilecek bölgelerden en iyi tahminlere göre 50 binin üzerinde insan göç etmek zorunda kalacak...
Bu insanlar nereye gidecek, nerede yaşayacak?..
Bir an için, yerinden oynayacak insanlara hiçbir aksama olmadan yeni konutların verildiğini düşünelim...
Bu insanlar yeni bölgede ne iş yapacak, geçimlerini nasıl karşılayacak?..
Bugüne kadar kamuda herhangi bir düzenleme yapmayan KKTC yönetimi, binlerce memura nerede iş bulacak?..
“Rum’un malını kapanlar düşünsün” diyenlerin kamuda çalışan yakınları yok mudur?..
Bunlar ne yapacak?..
Taviz bölgelerini de bir kenara bırakıp, diğer Rum mülklerine gelelim...
Adam ne diyor?..
“Mal sahibi 2 yıl içinde iade, tazminat veya takas talebinde bulunacak...”
O adamın malını kullanan, ancak KKTC devletinin garantisine güvenerek tüm parasını yatıran Kıbrıslı Türk ise 2 yıl, hatta daha uzun bir süre oturduğu eve “evim” diyemeyecek...
Mülkiyet Mahkemesi, başvuru sonunda mülkü eski sahibine verirse, o zaman ne olacak?..
Bunu kriterlerin belirleyeceğini söylüyorlar...
Peki bu kriterler nelerdir?..
Yargıçlar kriterleri ne şekilde değerlendirecek?..
Bir yargıç 2 gram uyuşturucuya 6 ay hapislik verirken, bir başka bir yargıcın 30 grama 3 ay hapislik verebildiğini de unutmayalım...
Üstelik Rum Hükümet Sözcüsü, varılacak anlaşmanın AB’de ‘Birincil Hukuk’ olmayacağını çok net ve kendinden emin bir şekilde söylüyor...
Varılacak anlaşma AB tarafından Birincil Hukuk olarak kabul edilmezse, çözüm sonrasında nelerin yaşanabileceğini de herkesin hesaba katması gerekiyor...
“Liderlerin yaptığı anlaşma AB hukukuna ve ilkelerine aykırıdır” diyerek, çözüm sonrasında dava açan adamın haklı çıkması durumunda birçok uzlaşının iptal edilmesi de söz konusudur...
Öylesi bir durumda “ne yapalım bunları tahmin etmezdik” mi diyeceğiz?..
Ders çalımamız gerekiyor
Varılacak anlaşmanın Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devamı olacağı da artık netlik kazandı...
Sandığa gidip bu devletin devamına onay vereceğiz...
Sonra bu devlet, geçmiş 42 yılın hesabını sormayacak mı?..
İyice düşünün...
Sormayacak mı?..
“Evime dönmeyi engellediler... Bu Avrupa Hukukuna aykırıdır” diyen adamı haksız çıkaracak Avrupalı bir tane yargıç var mıdır?..
Bu noktada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, Dimopulos kararı gündeme gelebilir...
Ne var ki; Dimopulos ve diğerleri; Türk askerinin adada bulunduğu bir dönemde bu yola başvurmuştu...
Kuzeyde etki ve yetkileri yoktu...
Çözüm sonrasında Rumların AİHM’e gitme mecburiyetleri olmayacak...
Kıbrıs Cumhuriyeti mahkemeleri karar verecek...
Peki ne olacak?..
Ünlü hukukçularımız bir araya gelip düşünmeye başlasınlar...
Uyuyan siyasileri bir kenara bırakalım...
Konuşma sırası ünlü hukukçularımızdadır...
Buyurun er meydanına...