banner564

Tüm mülkler bu ülkenin malıdır

  Ekonomik krizle boğuşan Güney Kıbrıs’ta yatırımcılara büyük kolaylıklar sağlanıyor...
  Arazi tahsis ediliyor, altyapı ihtiyaçları karşılanıyor...
  Uzun vadeli vergi muafiyetleri öneriliyor...
  Belirli miktarda yatırım yapanlara ve ailelerine anında AB vatandaşlığı veriliyor...
  Kuzey Kıbrıs’ta ise hala işe yaramaz, çağ dışı yasa ve tüzüklerle yatırımcılara inanılmaz zorluklar çıkarılıyor...
  İnsanlar kısa sürede bezdiriliyor...
  Kıbrıs aşığı olan ve büyük yatırım yapanlar; her türlü zorluğa karşın direnmeye çalışırken, bazıları “yeter artık” diyerek, ülkeyi terk ediyor...
  Tıpkı Corendom’un yaptığı gibi...
  Corendom şirketi, ambargolardan şikayet eden bu ülkeye binlerce turist taşıdı...
  Rumların her türlü engelleme girişimine karşı yılmadan mücadele etti...
  Tanıtım kampanyalarını iptal ettirmedi...
  Kuzey Kıbrıs’ı seven bu insanlar en son adımda Jasmine Copurt Oteli’nin işletmesini üstlendi...
  Yaklaşık 2,5 milyon Euro’luk ek yatırımla bu otel, çok kaliteli bir seviyeye getirildi...
  Ne var ki; bitmek bilmeyen bürokratik engeller bu insanlara “yeter artık” dedirtti...

  
Bu düşmanlık niye?..
  Halbuki Kuzey Kıbrıs’ın daha çok yatırıma ihtiyacı vardır...
  Özellikle turizm alanında yeni tesislerin devreye girmesi ve ulaşım olanaklarının artırılması durumunda, Rum ambargosunun herhangi bir etkisinin kalmayacağını herkes biliyor...
  Öyleyse; bilinen bu gerçek karşısında yatırımcılara neden engel çıkarılıyor?..
  Yatırımcılara neden ‘düşman gözüyle’ bakılıyor?..
  Siyasilere sorarsanız, topu bürokratların üzerine atarlar...
  Bürokratlara sorduğunuzda ‘yasalardan’, ‘tüzüklerden’ söz ederler...
  Hiç kimsenin sorumluluk almak istemediği bir çarkın dönmesi mümkün müdür?..
  Veya sorumlu makamlarda olanların, kendi memurlarına iş yaptıramaması nasıl bir yönetim becerisidir?..
  İnsan, ister istemez bu tavırların arkasında başka nedenler arıyor...
  Hatta KKTC’ye yönelik sabotaj düşüncesi bile akıllara geliyor...
  İnanılmaz bir durum...
 

Teminatı veren Türkiye’dir
  Kuzey Kıbrıs zaten Türkiye’nin teminatı altındadır...
  Kuzey Kıbrıs’taki Rum mülkleriyle ilgili tazminat davalarının faturasını ödeyen de Türkiye’dir...
  Türkiye’nin bu kadar büyük fedakarlıkları omuzlaması sayesinde KKTC vatandaşlarının büyük bir çoğunluğunun, bir veya birkaç konut sahibi olduğunu da unutmamalıyız...
  Öyleyse; Türkiye’den gelen bir yatırımcı şirketin mülk alımını neden ‘akıl almaz yöntemlerle’ önlemeye çalışıyoruz?..
  Birileri bizlere bunun nedenlerini izah etmelidir...
  Bir başka önemli sorun da mülk alımıyla ilgilidir...
  Türkiye’de faaliyet gösteren bir şirketin, KKTC’den bir evlik toprak almak istediği zaman, bankaya 
3 milyon Euro yatırması isteniyor?..
  Bunun izah edilebilir bir yanı var mıdır?..





Emlakçılar, Müteahhitler neden sessiz?
  Kuzey Kıbrıs’a gelen yabancılara mülk satışı yapıldığı zaman, müteahhitler ve emlakçılar da para kazanıyor...
  Peki, kendi kendimize uyguladığımız ambargolar karşısında bu kesim niye ses çıkarmıyor?..
  Onlar neden sessiz kalıyor?..
  Hem işlerin iyi gitmediğinden yakınmak, hem de bu ülkeden mülk almak isteyenlere çıkarılan zorluklar karşısında sessiz kalmak doğru bir yaklaşım değildir...
  Kuzey Kıbrıs’ta 10 bin tane konut veya arsanın satıldığını düşünelim...
  Bu mülklerin alıcı ve satıcısı değişiyor ama tümü yine bu ülkede kalıyor...
  Sonuçta kimsenin bu konutları yerinden söküp, başka bir yere taşıyacak hali yoktur...
  Bugün İngiltere’de veya başka ülkelerde konut almak isteyenleri sınırlayan herhangi bir uygulama göremezsiniz...
  Londra’da nüfusun yüzde 70’ini yabancılar oluşturuyor...
  Ama İngiliz hükümeti, yabancıların ülkeyi teslim alabilecekleri konusunda endişe duymuyor...
  Neticede yabancılar trafından satın alınan her şey, İngiltere toprağı üzerindedir...
  Hiç kimse bunları alıp, başka bir yere götüremez...
  Kaldı ki; ambargolar altında olduğunu iddia eden bir ülkenin, ciddi yatırımcılara ve onlardan gelecek sıcak paraya ihtiyacı vardır...
  Aklımızı kullanabilirsek, KKTC’nin ambargo diye bir sorunu kalmaz...
  Gençlerimizi çalışmaya özendirirsek, işsizlik sona erer...
  Üretimi teşvik edersek, gerek hayvancılık, gerekse tarımsal alanda üretilenlerin satışında sıkıntı yaşanmaz...
  İşte o nedenle; yatırımcıya ‘düşman gözüyle bakmak yerine’ şapka çıkaran bir anlayışa ihtiyaç vardır...
YORUM EKLE

banner471

banner473