Söylenmedik söz, yazılmadık yazı kalmadı. Bu coğrafyada birşeylerin yanlış gittiği çok yazıldı söylendi; yazılmaya ve söylenmeye de devam etmektedir... diğer taraftan ise toplumumuzun yaşam kalitesini belirleyen sosyal ve ekonomik göstergeler her geçen gün daha da kötüye gitmektedir.
Fransız sosyolojisinin kurucusu sayılan Emile Durkheim’a göre (1858-1917), toplumsal bilinç “bir toplumun bireylerindeki ortak inanç ve duyguların bütünüdür.” Bu bütün kendine özgü yaşantısı olan belirlenmiş bir sistem oluşturur.
Durkheim, toplumsal bilinçle ilgili tanım ve açıklamalarına şöyle devam etmektedir: “Toplumsal bilincin dayanacak tek bir organı yoktur; o, toplumun bütün uzamına yayılmıştır; kendisini ayrı bir gerçek kılan özellikleri vardır. Toplumsal bilinç, içinde bireylerin bulunduğu özel koşullardan bağımsız olarak bulunur, bireyler geçicidir, toplumsal bilnç kalıcıdır...”
1974 sonrası toplumumuzun yaşadığı coğrafyada toplumsal bir bilincin oluştulduğunu söylemek pek de mümkün değildir. Özellikle Kıbrıs sorunundan tutun da toplumsal değerlerimize kadar toplumsal bir bilinç oluşturamadığımız aşikardır. O nedenledir ki içinden geçmekte olduğumuz bu kriz sürecinin ağır etkilerinin toplumun bir kısmını ciddi oranda etkilerken, bir kısmının hiç etklemediği gözlemlenmektedir.
Toplumsal bilinçin oluşturulmasında seçilmiş yada seçilmemiş tüm siyasilerin etkin rol oynamaları gerekmektedir. O yüzden, siyasi aktörler rollerinin ve görevlerinin dışında, topluma katkı yapacak biçimde dayanışma ağları oluşturbilmelidirler. Özellikle kriz dönemlerinde toplumsal bilincin oluşturulması, kriz dönemimin atlatılmasında topluma büyük yarar sağlayacaktır.
Soru şu; bireysel bilinçten farklı, insanların bir arada yaşadıkları toplumda meydana gelen toplumsal bilincimiz var mıdır? Varsa homojen midir? Niteliği nasıldır? İrrasyonel mi, rasyonel midir? Toplum kişinin zihni, kişinin zihni toplumsa; toplumsal bilinç açısından bakıldığında bizim toplumun durumu nedir? Unutulmamalıdır ki toplumların kriz dönemlerinde kullanabilecekleri kaynaklar da yine kendi bilinç seviyeleri ile doğru orantılıdır. Dolayısıyla bu kriz sürecinin daha az sancılı atlatılabilmesi için toplumsal bilinç düzeyimizn ne olduğu doğru tespit edilmedidir.
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar.