Cumhuriyet Meclisi’nin görev yapamadığını, halkın beklediği yasaları çıkaramadığını, özetle verimsiz olduğunu UBP’li eski Meclis Başkanı Hasan Bozer defalarca açıkladı...
CTP’li eski Meclis Başkan Yardımcısı Mustafa Yektaoğlu da defalarca aynı şikayetlerde bulundu...
Eski Meclis, halktan gelen uyarılar çerçevesinde ‘Siyasal Partiler’ ve ‘Seçim Yasasını’ değiştirmek için komiteler oluşturmuştu...
Günlerce, haftalarca toplantı yapıldı...
Sonuç?..
Değiştiremedi...
Yeni Meclis geldi...
Genç bir arkadaş, bir anda ‘özel hayatla’ ilgilenerek basına ceza yağdıran bir yasa tasarısı hazırladı...
‘Kaldır Arap’ sistemine alışmış olanlar buna hep birlikte “evet” dedi...
Sonrasında “yanlışlar olabilir” diyerek, değişiklik yapılacağını söylediler...
‘Özel hayat’ denince, sanki tek sorun ‘ses kayıtlarının’ yayımlanması imiş gibi bir politika izlendi...
Durum böyle olunca doğal olarak bazı kuşkuları da beraberinde getirdi...
Halbuki, özel hayatla ilgili o kadar çirkin yayınlar yapılıyor ki bu ülkede...
Onlar neden dikkate alınmıyor, anlamak zor değil!..
Burada neler yapılıyor?
Gelişmiş ülkelerde, herhangi bir şahsın kimlik bilgilerini yayınlamak veya başkalarına aktarmak en ağır suçlardan biridir...
Ama KKTC’de buna bakan yok...
Size bir yerden takıyorsa, içinde başarısızlık veya intikam hırsı varsa, kimlik kartınızın kopyasını bile basıp yayınlayabiliyorlar...
Ve siyasi partiler, bu tür demokrasi dışı yayınların teşvik ve destekçisi oluyorlar...
“Aleyhimizde konuştu ha... Bizi eleştirdi ha... Partimize gelmedi ha... Para vermedi ha...” diyerek, kendi organlarını harekete geçiriyorlar...
Ya iftiralar...
Yalanlarla dolu, küçük düşürücü nice yayınlar yapıyorlar...
Bunu başka ülkede yapanlar güneş yüzü göremezler...
Ama burası KKTC...
Anayasa değişikliği ve yargının tepkisi
Hükümet; Anayasa’nın bazı maddelerini değiştirmek için çalışmalar yaptı...
Bunlar arasında askerlik yapmamak için ‘vicdani ret’ de var, güneydeki mülklere karşılık Tazmin Komisyonu’na başvuru hakkı da...
Hükümet bu çalışmaları yaparken, toplumun geniş bir kesimini kucaklayan bir yaklaşım sergilemedi...
Bırakın deneyimli kişileri ve hukukçuları, Yüksek Mahkeme’den de görüş istenmedi...
Yüksek Mahkeme Başkanı Nevvar Nolan, Anayasa değişikliği ile ilgili çalışmalarda Yüksek Mahkemenin görüşünün alınmadığını açıklayarak, üzüntüsünü dile getirdi ve şöyle dedi:
“Anayasa değişikliği ile ilgili yapılan çalışmalarda, yüksek mahkemenin görüşüne başvurulmamıştır. Görüş alınmamıştır. Yüksek mahkemenin ne düşündüğü sorulmamıştır. Böyle bir zorunluluk mu vardır?.. Belki böyle bir zorunluluk yoktur ama demokratik bir ülkede hele hele mahkemeyi, yargıyı ilgilendiren düzenlemelerde keşke yargının da görüşü alınmış olsaydı.”
Neden böyle yapılıyor?.
Hayati konularda bile Yüksek Mahkeme’nin görüşleri alınmıyorsa, vatandaşın bundan kuşku duymasını kimse eleştiremez...
Vatandaşlar artık bu tür “yaptık, bitti...” anlayışından ve çürümüş politikalardan usanmış durumdadır...
Çözümün yarar getirmeyeceğine inananların bile son zamanlarda “çözümden başka çare yok” demesinin ana nedeni, KKTC’nin yasalarına ve diğer uygulamalarına yönelik güvensizliktir...
Güveni yeniden tesis edecek hiçbir olumlu çalışma da yoktur...
Tünelin ucunda ışık görünmüyor...