banner564

Teşhis tedavinin yarısıdır

Kıbrıs Türk halkı olarak anavatanın sınırları içinde yaşarken, 1878’de adanın İngiltere’ye kiralanması ile müstemleke vatandaşı olduk.
Yıllarca itilip kakıldık, adadan göç ettirilmemiz amacı ile çeşitli baskılar altında perişan olduk. Kıbrıs’ta söz sahibi bir halk iken, yok edilmek üzere olan bir toplum durumuna düşürüldük
Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması önünde en önemli engel görülmemiz nedeniyle katledildik, karma köylerden göç ettirildik, Akridas ve İfestos soykırım terör uygulamaları ile yok edilmemize çalışıldı.
1963-73 döneminde abluka altında her an katledilme korkusu altında  ve yok olmakla karşı karşıya olan bir toplum iken,1974’den sonra, anavatan sayesinde bize ait bir bölgede can ve mal güvenliği içinde yaşama olanağına kavuşturulduk.
İyi yönetilmememize rağmen, bugünkü yaşam standardımızın anavatan sayesinde dünyadaki bir çok ülke ve halklardan çok daha iyi olduğu, inkar edilemeyen bir gerçektir.
Fakat anavatanın sağladığı çok değerli destek ve yardımlar nedeniyle, ülkemizin durumunun şimdikinden çok daha iyi olması gerekirdi.
İşte bu nedenle son günlerde gündeme taşınan ‘balık tutmayı öğrenmemiz’ görüşünün hatırlatılmasının çok gerçekçi, yapıcı bir uyarı kabul edilmesi gerektiği görüşündeyim.
‘Teşhis tedavinin yarısıdır’ deyişinin yaşamın tüm alanlarında ve devlet yönetiminde sorunların çözümü için, kaynağın bilinmesi bakımından, rehber kabul edilmeli. Sorunlardan kurtulabilmek için, önce aksaklıkların gerçekçi bir şekilde saptanması gerekir.
Aslında geçmişten günümüze anavatan, bize balık tutmayı öğretmeye çalışmaktadır. Son olarak mali yardımların, hazırlanacak plan ve programlar uyarınca kullanılmasının istenmesinin amacı, balık tutmayı öğrenmemizin sağlanmasıdır.
Yalnız anavatanın bize balık tutmayı öğretebilmesi için bizim de öğrenmek istememiz ve öğrenmemek için direnç göstermememiz gerekir.
Geçmişten günümüze ekonomik protokol ve palanların uygulanmaması, anavatanın bize balık tutmayı öğretmeye çalışmasına karşı çıktığımız anlamındadır.
Anavatan yetkililerinin ‘Bizde ne varsa siz de de olmasını isteriz’ demekle bize kendilerinde olan tüm olumlu olanakları bize de layık gördükleri anlamındadır.
Buna rağmen çeşitli nedenlerden dolayı, bazı kişiler ideolojik saplantıları, dayanaksız fobileri ve karşılıksız Rum kara sevda takıntıları nedeniyle, anavatandan koparılmamızı ister.
İşte bu hatalı takıntıları sonucu, anavatanın bize yardımcı olmasına, deneyimlerinden yararlandırılmasına, başarılı olduğu alanlardaki uygulamaların ülkemizde de yapılmasına, karşı çıkmaktadırlar.
Malum kesim ‘Bu memleket bizim biz yöneteceğiz’, ‘biat etmeyiz’, ‘irademize karışılmasın, dik duruş’ gibi sloganlar atarak ve duygu sömürüsü ile sorunlarımızdan kurtulmamız ve refaha kavuşturulmamız için maalesef anavatanın bize yardımcı olmasını engellemeye çalışıyor.
 KTHY’nin batırılması, Geçitkale uçak alanının kullanılamayacak duruma sokulması gibi üzücü örneklere rağmen, bazılarının hala daha sloganlarla anavatanın biz balık tutmayı öğretmesini engellemek çabalarına devam edebilmesi ibret vericidir.
Balık tutmayı öğrenmek istememiz durumunda önce, ekonomik protokoller uygulanmalı. Başarılı hizmet veremeyen tüm kuruluşlardaki yanlışların ıslah edilmesi için anavatandan danışman talep edilmeli.

YORUM EKLE

banner471

banner474