Kıbrıs ve Kıbrıs’a dayalı olarak da Türkiye başlıklı hareketlilikler dünyada, bilhassa Amerika’da son zamanlarda gemi azıya almış durumda!
Amerika’da yandaş senatörler, Türkiye aleyhine ama Yunanistan ve Güney Kıbrıs lehine kararlar aldırtmak için kolları sıvamış durumda.
‘Bu kararlar sonuçlara ne denli etkili olabilecek’ diyebilirsiniz ama malum sinek de küçüktür ama mide bulandırır.
Bana göre bilhassa içimizden çıkan aykırı seslerin çok daha büyük olumsuzluklara neden olduğunu düşünmekteyim.
‘Yahu siz önce içinizde yaşayan ve sizinle aynı görüşleri paylaşmayan kesimlere bakınız’ dediklerinde verilecek ne cevabımız olabilir?
‘Bunlar azınlıktır’ demekle geçiştirmek mümkün mü?
Bu azınlıkların çıkardığı seslere bakın! Muhatapları bu çıkan sesleri tepe, tepe kullanabiliyorlar. Bunlar üzerinden tezler geliştirebiliyorlar.
Birde çoğunluk gördüklerimize, azınlık olarak görmediklerimize bakın!
Rum tezlerine destek verenlerin çıkardığı seslerin yüzde biri kadar ses çıkardıklarını, açıklamalar yaptıklarını, neden iki devlete dayalı çözüm şeklini benimsediklerini söyleyen var mı?
“Beş dönüm bostan, yan gel yat Osman”
Cumhurbaşkanı Tatar Cenevre ye gitti, BM Genel Sekreteriyle görüştü. Bu görüşmenin öncesinde ve sonrasında Rum görüşlerine alkış tutan Türkler yine meydandaydı.
Kıbrıs Türklüğünün adadaki varlığını savunan oluşumlar ne yaptı? Aykırılara karşı tek bir açıklama yapanına rastlamadım!
At izinin, it izine karıştığı günlerden geçiyoruz! İş, işten geçtikten sonra kapıya mandal takmışız, ne fayda!
Yarım asırdan fazladır adada vermiş olduğumuz varlık mücadelesinin adresini değiştirmeye kalkıyorlar, ses çıkarmıyoruz!
Düpedüz dünyaya, Türkiye’nin adadaki varlığından kurtulmak için verilen bir mücadele olarak lanse etmeye çalışıyorlar, görmezden geliyoruz.
Böylesine önemli bir istismar konusunu “yok” varsayıyoruz.
Yasalar var, kanun var, bütün bunlara rağmen etkili bir davranışta bulunma gayreti içinde olan yok! Açık, açık ihanet boyutunda davranışlara, uygulamalara başvuranlar var, aldırmazdan geliniyor.
Asıl kötülüğü bana göre bu tepkisiz uygulamalar içinde davrananlar yapıyor.
Başta muharip dernekler olmak üzere, kurum, kuruluş, dernek ve birliklerin yönetimlerini ellerinde bulundurmalarına rağmen tepkisiz, suskun kalmakla Kıbrıs Türkü’nün adadaki varlığını Rum’a peşkeş çekenlere olanak yaratıyorlar!