banner564

Tek başına “Turistik seyahat”, dikkat çeker hale gelmedi mi hala?

1990’lı yılların başında, Türkiye’den geliş ve gidişlerin kimlik kartı ile yapılabilmesi yoğun bir şekilde tartışılmıştı. Şimdi olduğu gibi o zamanda, tartışanlar solculardı tabii… Kimimiz bunun demografik yapımız için ciddi bir tehlike olduğunu belirtirken, kimilerimiz kimlik kartı ile girişlerin de kontrol edilebileceği üzerinde duruyordu. Kimlik kartı ile girişlerin sadece organize turlar için uygulanması da akıllara gelmişti ama Türkiye ile resmi olarak muhatap olan Ulusal Birlik Partisi, tartışmanın dışındaydı ve bu alternatifleri duymak bile istemiyordu.
Ben kimlik kartı ile girişlerin turizmin gelişmesi için gerekli olduğu görüşünden yana tavır alanlar arasındaydım. Hala da öyleyim… 
Bugünlerde kimlik kartı ile giriş tartışmaları yapılmıyor; yapılamıyor! Buna karşın, “turistim” diyerek kapıdan tek başına geçenler cinayet işlemeye geldiklerini itiraf ediyorlar. Yakalanabilen yakalanıyor; yakalanamayanlar adam kurşunlayıp Türkiye’ye geri dönüyor.
Kimlikle giriş koşuluna ılımlı yaklaşan benim gibiler, Türkiye’den organize turla veya çalışma ön izniyle gelmeyenlerin daha titizlikle incelenmesi gerektiğini savunmakla yükümlü hale geldiler sanırım. Tamam; kimlikle giriş çıkış-olsun ama “tek başına turistik gezi” yapanlara da dikkat edilsin!
1990’lar çok geride kaldı… Dünya, düşündüğümüzden bile hızlı değişiyor… Ne Türkiye 1990’ların Türkiye’sidir; ne de KKTC… Son zamanlardaki olaylar gösteriyor ki Türkiye’de çok güçlü çeteler var… Küçük çeteler de türedi ve ekmek parasına insan katlediyorlar! Kuzey Kıbrıs kendini bu çeteleşmelerden uzak tutmak zorundadır… Siyasal ve ekonomik sorunlar yetmezmiş gibi bir çete üssü olmayı başarırsak ne milliyetçilerin umduğu tanınma kalır ne de çözüm! Çetelerin hüküm sürdüğü yerde ne huzur kalır ne de güven! Huzurun ve güvenliğin olmadığı yerde ne yüksek öğretim olur ne de turizm! “Adanız çok güzel, kışta bile güneş var” diyerek konut alıp yerleşecek olan da bulamazsınız!
Bu sorunun sadece KKTC’nin sorunu olduğunu da düşünmüyorum. Bu aynı zamanda Türkiye’nin de sorunudur. Türkiye, kendi yönetimi altında tuttuğu ve sadece kendinin tanıdığı KKTC’ye ev sahipliği yapan bu kara parçası üzerinde yaşayanların güvenliğinden de sorumludur. “Sorumlu değilim” dese bile bu kara parçası üzerindeki güvenliğin sağlanması için iş birliği yapmak zorundadır. Bu durumda, “Türkiye vatandaşlarının KKTC’ye girişini kısıtlayamaz; Türkiye vatandaşlarına potansiyel suçlu muamelesi yapamazsınız” demek basit bir demagoji olmaktan başka bir anlam ifade etmeyecektir.
İş birliği; tam bir iş birliği gereklidir! Türkiye’den gelip-gidenler konusunda Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında tam bir iş birliği olmak zorundadır.
Hem KKTC’nin hem de Türkiye’nin prestijini kurtaracak olan şey Kuzey Kıbrıs’ın suçtan belirgin bir şekilde arındırılmasıdır. Bunun için iş birliği yapmaktan başka çare de yoktur!


Türkiye’den gelerek adam kurşunlayanların sayısında belirgin bir artış var. Belli ki burası Dingo’nun hanı olarak bellemişler… TC ve KKTC yönetimleri buna bir son vermek zorundadırlar!  
 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Tamer Karadeniz
Tamer Karadeniz - 1 ay Önce

Biraz da"Bizim adamlarimiz neden kursunlaniyor? Bu adamlar ticaret hayatlarında ne yapıyorlar da şiddete maruz kalıyorlar?" diye düşünmek gerekmiyor mu?
Şiddetin hiç bir hali hoş görülemez kesinlikle..
Ama KKTC'de borç takan TC'ye, TC'de borç takan KKTC'ye kaciyorsa, bir yerde bir boşluk, bir hata, bir ihmal, kanunlarda bir eksiklik var demektir..
Bir çok ülkeye sadece kimlikle girilebiliyor ama o ülkelerde kimlikle gelenler bu kadar kolay suç işleyip kacamiyorlar. Neden acaba..?
Başkasını suçlamak kolay.. Biz iyiyiz, gelenler kötü demek kolay.. KKTC olarak çuvaldızı olmasa bile iğnenin ucunu hafifçe niye kendimize dokundurmayip gerekli önlemleri ülkeye girste ve devamında almıyoruz ki...?

banner471

banner474