banner564

Tedavi edilmeyen hastalıklar

  Kıbrıslı Rumlarla aynı adayı paylaşıyoruz...
  Ama çok uzun yıllardan beri sosyal ilişkilerimiz yok denecek kadar azdır...
  Peki bunun sebebi nedir?..
  İngilizleri silah zoruyla adadan gönderdikten 3 yıl sonra; bizlere yönelik ‘temizlik hareketini’ başlatmalarıdır elbette...
  “Zito ENOSIS" diyerek üzerimize kurşun yağdırdılar...
  Bazı köylerde insanları canlı canlı toprağın altına gömdüler...
  Karma köylerde yaşayan Kıbrıslı Türklerin çoğunu silah tehdidiyle bölgeden uzaklaştırıp, mülklerine ‘bir şekilde’ el koydular...
  Gerçekleri saklamakla hiçbir yere varamayız...
  Gerçekleri konuşmak, iki toplumlu federal bir çözüme karşı çıkmak değildir...
  Gelecekte aynı sorunların yaşanmaması için gerçekleri konuşmak şarttır...
  Sadece konuşmakla da olmaz...
  Gerekli önlemleri zamanında almak zorundasınız...
  “Boşver canım, bir daha aynı şeyleri yapamazlar” demek, saflıktan öte birşeydir...
  Geleceği tehlikeye atmaktır...
  Öyleyse; geleceği tehlikeye atmak yerine, gerekli önlemleri aldıktan sonra bir barış anlaşması yapılmalıdır...
  Eğer yapılabilirse...

Bizlere hep yukarıdan baktılar
  Türkiye’nin 1974’te adaya gelmesine dek; Kıbrıs’taki yaşamın incelenmesinde ve doğru tahlillerin yapılmasında fayda vardır...
  Bir örnek verelim:
  Rumların oturduğu evlerin tümünde su çesmesi vardı...
  Kıbrıslı Türklerin birçoğu, içme ve kullanma suyunu ‘mahalle çeşmesinden’ teneke kovalarla taşıyordu...
  İşkenceyi düşünebiliyor musunuz?..
  Beş çocuklu, 7 nüfuslu bir aileniz var...
  Çocuklarınıza içme suyu bulacaksınız...
  Çamaşıra, yıkanmaya, bulaşıklara da su bulacaksınız...
  Özellikle analarımızın, babalarımızın, nine ve dedelerimizin ne büyük acılar çektiğini bir saniyeliğine düşünelim...
  Teneke kovalarla 50-100 metre mesafeden su taşıyacak...
  Okuldan çamurlu elbiseyle dönen çocuklarını yıkayacak...
  Tencereye yemek koyacak...
  Bizleri böylesi bir yaşama mahkum etmişlerdi...
  Kıbrıslı Türkler arasında parmakla gösterilecek kadar az sayıda ‘tüccar’ vardı...
  Şimdilerde, Rumların ‘en zenginiyle’ yarışabilecek işadamlarımız var...

Kimde 10 milyon Sterlin var?..
  Zengin işadamlarımızdan söz ederken, bunları kıskandığımızı sanmayın...
  Tam tersi sayıların artması, herkesin kazanması ve mutlu olması için kaçırılan fırsatlara üzülmeliyiz...
 Neyse; kısa bir süre önce ‘varlıklı’ bir işadamımız, parmaklarıyla Sterlin milyonerlerinin sayısını tespit etmeye çalışıyordu...
  Mülkiyet ve mal stoğu açısından çok sayıda milyonerin olduğunu söyledikten sonra sıra ‘nakit’ bulunduranlara geldi...
  Mesela 10 milyon ve üzerinde Sterlin nakdi olanlar...
  Beş dakika içinde 10 tane isim sıralandı...
  Helal olsun...
  Mülkiyet ve mal stoğu açısından 100’den fazla kişinin 10 milyon Sterlinin üzerinde bir varlık sahibi olduğu da söylendi...
  Keşke bu ülkede adaletli bir sistem kurulabilse ve çalışarak, üreterek, satarak, kısacası hak ederek kazanan insan sayısı çok daha fazla olabilseydi...
  Fakirlik sorununu aşabilseydik...
  İşsiz gençlerimize anında iş bulabilseydik...
  Yine de ekonomik açıdan 1974’ün kat kat ilerisindeyiz...
  Kıbrıslı Rumlar ise; 1974’ten bu yana birçok şeyin değiştiğini görmemekte direniyor... 
  Hala bizlere ‘tepeden bakma’ alışkanlıkları sürüyor...
  Tümü değilse bile büyük bir çoğunluğu gerçekten böyledir...
  Kısa bir süre önce sözde Maraş Belediye Başkanı Aleksis Galanos, Mağusa’daki Kıbrıslı Türklerin cezaevinde yaşadığını söylemişti...
  Mağusa’dan, Karpaz’a doğru uzansaydı böyle mi konuşurdu?..
  Konuşabilirdi...
  Çünkü Rumlarda bu artık bir hastalık halini aldı...
  Yalana, yanlışa göre siyaset yapma hastalığını bir türlü terk etmediler...
 
Yarın çözüm olursa...
  Peki bu şartlar altında, onlarla nasıl bir barış yapacağız?..
  Anlaşma sonrasında neler yaşanacak?..
  Bunu anlamak ve tahmin yapmak için, anlaşmayı beklemeye gerek yoktur...
  Rum basınında yer alan haberleri dikkatlice okumak yeterlidir...
  Bir örnek verelim:
  Rum lideri Anastasiadis, geçtiğimiz hafta içinde, KKTC lideri Akıncı’ya ‘Güven Yaratıcı Önlemler’ adında bir paket sundu...
  Bizimkiler bu paketi, yedi kat yer altında bulundurulan çelik kasaların içinde saklarken, Anastasiadis ve adamları her şeyi en ince ayrıntısına kadar açıkladı...
  Fanatik Rum liderleri, Kıbrıslı Türkleri hiçe sayan, hatta alay eden bu önerileri dahi beğenmedi...
  Hemen saldırıya geçtiler...
  Saldırıların dozu artınca, Rum Hükümet Sözcüsü Hristodulidis açıklama yapmak zorunda kaldı...
  “Niye saldırıyorsunuz arkadaşlar... Bu öneriler Türklerin lehine değildir... Amaç, işgali sonlandırmaktır” dedi...
  Gerçek niyetin ne olduğunu şimdi daha iyi anlayabiliyor muyuz?..
  Amaç bizim lehimize olacak bir ortam yaratmak değildir...
  Değişmeyen hedef; Türk askerini ve TC kökenli vatandaşlarımızı göndermek, sonra da ‘gerekli adımları’ atmaktır...
  Üzücü olsa da gerçek durum böyledir...
  O nedenle ‘kırmızı çizgilerimiz’ bugünden tezi yok açıklanmalıdır...
  Garantiler, vatandaşlar ve 40 yıldan beri içinde yaşadığımız mülk ile güneyde bıraktıklarımızın ‘el değiştirmesi’...
  Yani takas...
  Yetmezse tazminat...
  Kritik bir süreçteyiz...
  İçte birlik ve beraberliği sağlam tutmalıyız...
YORUM EKLE

banner471

banner474