Bugün size şunu söylemeye karar verdim: Tecrübe sermayedir.
Bu sözü ben söylemiş olmayı çok isterdim ama hangisi olduğunu unuttuğum bir kitapta okudum.
“Tecrübe sermayedir.”
Sermaye sadece ticari bir iş yapmak için elde olması gereken nakit değildir.
Çok değişik sermayeler var. Güzellik veya yakışıklılık sermayedir. Yetenek sermayedir. Olgunluk sermayedir. Okunmuş kitaplar, bilinen diller, dolaşılmış ülkeler, bitirilmiş okullar, kazanılmış veya kaybedilmiş savaşlar, yatılmış hücreler, tadılmış acılar ve zevkler, sermayedir.
Şu anda birini yaşamakta olduğumuz felaket yılları, felaketin bir dayanıklılık testi olduğunu anlayabilenler için bir sermayedir.
Bu yıl ne kadar zor olursa olsun, başımıza ne getirirse getirsin, kazandıracağı tecrübe hayatımızın geriye kalan yıllarında kullanacağımız bir sermaye olacak.
2001 krizinde birkaç günde gelirimin dörtte üçünü kaybetmiştim. Gelirimle birlikte, o günlerde hayatımı paylaştığım kadının da güvenini yitirdim. İkincisi birinden daha zordu. Zor zamanlar geçirdim.
Şimdi, yeni zor günlerin içinde, o günleri geçirmiş olduğuma memnunum. Beni bir açıdan (para) fakirleştirdiler, bir açıdan (tecrübe) zenginleştirdiler. Zamanla o günlerin fakirliği kayboldu ama zenginliği bana kaldı.
Zor zamanlar, bana, hiçbir zaman kötü şansa teslim olmamayı, yenilgiyi kabul etmemeyi, mücadeleyi bırakmamayı öğretti.
O gün bugündür düşünürüm ki hayat bir denizdir gibidir ve bu denizde bazen insanın altında bir okyanus kotrası bulunur, bazen delik bir tekne. Deniz bazen uyur, bazen fırtınalıdır. Hangisi olursa olsun insanın görevi dırdır etmeden yolculuğa devam etmektir.
Kişilik edinilmiş tecrübelerin toplamından başka bir şey değil.
Biliyorum alakasız ama olsun: Bir Latin Amerika duvar yazısı: Üzüm şaraptan yapılır.