Geçen gün Tevrat’ta yeniden Musa Peygamber öyküsünü okudum.
Bir şey arıyordum.
Ne aradığımı söylemeden önce Kutsal Kitap’taki en uzun bölümlerden biri olan Musa’nın hikâyesini özetleyeyim.
İsrail halkı Mısır’da köledir. Ağır işlerde çalıştırılır ama bu seks hayatlarını olumsuz etkilemiyor olacak ki sayıca Mısırlıları geçerler. Firavun bundan endişelenir ve doğan erkek İsrail çocuklarının katledilmesini emreder.
Annesi Musa’yı ölümden kurtarmak için hasır bir sepet alıp katran ve ziftle sıvar. Çocuğu içine yerleştirir, Nil Nehri’nin kıyısındaki sazlıklara bırakır.
Yıkanmak için ırmağa giren firavunun kızı çocuğu görür ve onu kurtarıp evlât edinir. Musa büyüyünce soydaşlarının yanına gider. Halk kölelik altında inlemektedir. Tanrı onlara acır ve kurtarmaya karar verir.
Musa’ya “Firavuna git, İsraillileri salıvermesini söyle,” der.
Firavun Musa’yı dinlemez. Tanrı Mısırlıların başına birçok felaket getirir.
Ama Firavun direnir.
Tanrı Musa’ya Mısır’ın başına öyle bir bela getireceğim ki Firavun “O zaman gitmenize izin verecek, sizi buradan adeta kovacak der.”
“Gece yarısı Mısır'ı boydan boya geçeceğim. Tahtında oturan firavunun ilk çocuğundan, değirmendeki kadın kölenin ilk çocuğuna kadar, hayvanlar dahil Mısır’daki bütün ilk doğanlar ölecek.”
Bu olunca Firavun İsraillileri salıverir. Ama ordusuyla peşlerine düşer.
Tanrı İsraillilerin geçmesi için Kızıldeniz’i karaya çevirir. Firavun ve ordusu geçerken sular geri döner. Firavunu ve ordusunu yutar. Tanrı İsraillileri vatanlarına, “Kenan
Ülkesi”ne ulaştırır. Onları kendisi için “kutsal ulus” atar.
Musa’ya İsraillerin uyması şartıyla On Emir yollar. “Benden başka tanrın olmayacak…Herhangi bir canlıya benzer bir put yapmayacaksın. Tanrın Rab’bin adını boş yere ağzına almayacaksın. Şabat günü (yedinci gün) …hiçbir iş yapmayacaksınız. Annene babana saygı göster. Adam öldürmeyeceksin. Zina etmeyeceksin. Çalmayacaksın. Komşuna karşı yalan yere tanıklık etmeyeceksin. Komşunun evine, karısına ve… hiçbir şeyine göz dikmeyeceksin.”
Rab Musa’ya Tevrat’ta değişik başlıklar altında sıralanmış olan bir dizi ayrıntılı ilke ve yasa bildirir.
Kölelere nasıl davranılmalı, şiddete karşı kanunlar nedir, mal sahiplerinin sorumluluğu, sosyal sorumluluklar, adalet ve doğruluk yasaları konularını düzenler. Bunların yanında “Üzerinde Ekmek Sunulan Masa,” “Kandillik,” “Kâhin Giysileri,” “Yıkanma Kazanı,” “Buhur,” “Yenen ve Yenmeyen Hayvanlar,” "Doğum Yapan Kadının Paklanması” gibi konular için de kurallar koyar.
Bunlar o kadar ayrıntılıdır ki nasıl bir sunak istediğini tarif ederken Rab “Sunağın üzerine basamakla çıkmayacaksınız. Çünkü çıplak yeriniz görünebilir,” buyurur.
Bu buyruklar sayfalarca devam eder. Rab “Kenan
Ülkesi”nin sınırlarını bile belirler, küflü eşyalara dair kurallar dahi getirir.
Ama yarattığı diğer canlılara sevgi ve saygı buyurmaz. Bütün insanlar kardeştir, demez. Yerden kömür ve petrol çıkarıp havayı karbondioksite boğmayın, atomu parçalayıp atom bombası yapmayın, gelirinizin en büyük bölümünü silaha ve askere ayırmayın demez.
Tevrat’ta aradıklarım bunlardı. Bulamadım.
Açıkça bu yaptıklarını Tanrı’ya yakıştıramadım. Ayrımcılık yapmış, İsrailoğulları’nı kayırmış. Tanrı böyle olursa diğer kavimler de başka tanrılara yönelir haklı olarak.