Kuzey Kıbrıs’ta hemen herkes sistemden şikayet ediyor…
Üretim geriliyor, işletmeler kalifiye eleman bulamıyor…
Havaların soğumasıyla birlikte klima arızaları artıyor ama tamirci bulunamıyor…
Sorunu yaşayanlar “böyle memleket olur mu?” şikayet feryat ediyor…
Neden olmasın?..
Senin ülkende hemen herkes üniversite mezunu değil mi?..
Çocuğunu hukukçu, eczacı, dişçi, işletmeci, iletişimci yapan ve ilk fırsatta devlet işine sokmaya çalışan sen değil misin?..
Bir de seçtiklerine bakıver…
Kalifiye eleman getirmek isteyenlere bin bir zorluk çıkarılıyor…
İnsan kaçakçılığı ile işçi alımı bir birine karıştırılmış vaziyette…
Bakın bu ülkede sadece klimacı değil, tornacı da kalmadı...
Su tesisatçısı ve elektrikçiye ihtiyaç var...
Oto tamircisine ihtiyaç var...
Tarlada ekip, biçecek, kombay kullanacak, hatta kombay tamir edecek insana ihtiyaç var...
Evlerde, iş yerlerinde, otellerde temizlik yapacak, gazete dağıtacak insanlara ihtiyaç var...
Garsona, aşçıya ihtiyaç var...
Nüfusun tamamı beden hocası, iletişimci, eczacı, avukat, işletmeci, coğrafyacı veya tarihçi olamaz...
Olursa şimdiki gibi işsiz ve çaresiz kalır...
Gelinen noktada hemen herkes kaçak işçilerden şikayet ediyor ama, belediyeler dahil herkes o kaçakları kullanıyor…
Öyleyse; bu meseleyi ciddiye alarak, kaçakları kayıt altına almak lazım…
Kayıt altında çalıştırılanlardan elde edilecek gelirlerle sağlık ve sosyal sigorta fonu oluşturursunuz…
Yerlilerin ‘üniversiteli’ olma önceliği nedeniyle ileride karşılaşılacak sorunları da düşünelim…
Yeterli düzeyde İngilizce bilmeyen bu gençlerin, dünyanın hiçbir ülkesinde iş bulamayacağını birilerinin artık onlara ve ailelerine anlatması gerekiyor...
İlgili kurumlarla toplantı yaparak, askerlik konusunda yeni düzenlemeler yapılmalıdır...
Kimse gerçekleri konuşmuyor
Ancak bu noktada, özellikle ekonomik kuruluşların da çok ciddi sorumluluklarının olduğunu vurgulamadan geçemeyiz...
Başta Ticaret, Sanayi ve Esnaf Odaları bu konularda alternatif projeler üreterek devleti yönetenlerin karşısına çıkmadılar...
Gidişatın yanlış olduğunu ve ülkeyi çökerttiğini bildikleri halde, kendi çıkar dünyalarını aşıp, gerçek dünya ile ilgilenmediler...
Şimdi çok sayıda örgüt koro halinde “Statüko devam edemez, çözüm şarttır” diyor...
Ancak; böylesi hayati bir konuda dahi insanlara doğruları söylemiyorlar...
Halkın karşısına ciddi verilerle çıkmıyorlar...
Bugüne kadar gerekli hazırlıklar yapılmadığı için çözüm olması halinde kaç tane hayvancının, kaç kasabın, kaç çiftçinin, kaç yüz esnafın, kaç bin kamu ve belediye görevlisinin işini kaybedeceğini anlatamıyorlar...
Ya korkuyorlar ya da kendi dünyalarının dışına çıkmak istemiyorlar...
Bunlar üzücü olan gerçeklerdir...
Ama gerçekleri konuşma zamanı çoktan gelip geçti…
Elbette “Statüko sürdürülemez, çözüm şarttır.” Ganimet üleşmesi üzerine kurulu, tanınmamış, tanınmaması yasaklanmış KKTC ile bu iş her alanda fiyaskolarla olur. Üniversite enflasyonu olur, sahte diplomalar ortaya saçılır.Sahte reçeteler de var. Sahtecilik normal kabul edilir.Her genç dişçi, avukat, mühendis, spor eğitmeni olup devlete kapağı atmak ister. Board sistemi yoktur. Partizanlık vardır. Tabii ara iş gücü tercih edilmez. Memurluk gençler için kurtuluştur.AB nde bunlar olmaz. Memurluk anlayışı değişir.Partizanlık son bulur. Meslekler board sistemi ile kontrol edilirler.Ara elemanların gelişimi desteklenir.
Kıbrıs’ın kimseden para istemesine ihtiyacı yoktur. Etkili turizmi, ciddi üniversite eğitimi gelirleri, havaalanı, liman gelirleri ile kimseden para istemesi gerekmez. AB üyesi Rumlar ve Malta birinden aldığı para ile mi yaşarlar? AB demek, kural, kaide, hukuk ve demokrasi demek.Uluslararası tanınırlık demek.Bunlar olmadan da hiç bir şey düzelmez