Hemen herkes ‘oldu da bitti maaşşallah’ hayaline kapılmıştı...
Rum tarafının oldukça etkili bir ‘OHİ’ kampanyası yürüttüğünü dikkate almadan kendi kendimize ‘evlililk hayali’ kuruyorduk...
Gazete ilanları çok ilgi çekiciydi...
Gazimağusa limanında demirlemiş lüks gemiler vardı...
Yeter ki barış olsun!!!
Ondan sonra ver elini Venedik...
Ya da Odessa!!!
Yaşlı bir adam Odessa’nın yerini sormuştu...
Sonra da özelliklerini...
Kendisine, Ukranya’nın ‘Hop hop cenneti’ olduğu söylendiği zaman; herkesten daha çok ‘evet’i sdavunur olmuştu...
Senin için anneciğim
Lefkoşa’nın Atatütk Meydanı’ndaki bir mitingte karşılaştığım kadının, üniversite öğrencisi genç kızına haykırışını asla unutamam:
“Senin için anneciğim...”
Kızının geleceği için “evet” çağrısı yapıyordu...
Gelecek için güzel hayaller kurmak yadırganacak birşey değildir...
Herkesin gelecekle ilgili hayalleri ve beklentileri vardır...
Ne var ki; gerçerkleşecek bir hayal değildi bunlar...
Çünkü bizimle paylaşmaya hazır bir toplum yoktu...
Rum siyasi liderliği; kilise ve Atina ile işbirliği yaparak çok güçlü bir OHİ ile karşımıza çıktı...
Dönemin KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat’ın yoldaşı Rum Meclis Başkanı ve AKEL Lideri Hristofyas da ‘son dakika’ OHİ kervanına katılmıştı...
Peki neden?..
Annan Planında ‘İki kurucu devletten’ söz edilmesi...
Belirli bir miktarda Türk askerinin adada kalacak olması...
Hepsinden önemlisi, Cumhurbaşkanlığında rotasyon...
Yani Rum’dan daha kısa süreli de olsa dönem dönem bir Kıbrıslı Türkün de ‘Federal devlette’ Cumhurbaşkanı olması öngörülüyordu...
Rum tarafı bunları kabul etme niyetinde değildi...
O nedenle çözüm yerine ‘uzun vadeli mücadele’ programı devam ettirildi...
Anavatanlara bağlılık
Çözüm konusunda birçok konu tartışılırken, tartışılmayan çok önemli ‘ince noktalar’ var...
Bunlar, olası bir çözüm sonrasında iki toplumu yeniden karşı karşıya getirebilecek sorunlardır...
İşte birkaç örnek:
Güneyde; Grivas, Yorgacis, Makarios heykelleri ve cadde isimleri...
Kuzeyde TMT, Ecevit heykelleri ve sokak isimleri...
Güneyde bazı lokantalarda dahi Yunan bayraklarının bulundurulması ve Yunanistan’daki milli günlerin burada da kutlanması...
Benzeri uygulamanın kuzeyde Türkiye için yapılması...
Olası bir çözüm durumunda bunlarla ilgili değişimleri kim yapacak?..
Veya yapılabilecek mi?..
Tavuklar neden gönderildi?..
Bir başka önemli sorun da Kıbrıslı Rumların, Türkiye’ye karşı kin ve öfke duymasıdır!..
Mersin Ticaret Odası Başkanı 2004 yılında tüm işadamlarına, Rum kesimine gitmeleri ve mal satmaları çağrısında bulunmuştu...
Özellikle cezerye satıcıları ‘doğal viagra’ sloganıyla güneye gitme hazırlığı yaparken, bunun mümkün olamayacağı ortaya çıktı...
Üzerinde Türkçe ifade bulunan hiçbirşeyi kabul etmiyorlar...
Hollanda’dan ithal edilen tavukların ambalajında ‘Halal’ yazması ve ay işaretinin bulunması dahi güneyi ayağa kaldırdı...
“Rum askerlere Türk tavuğu yedirmeyiz” diyerek tümü geri gönderildi...
Sadece bu konu dahi, karşı tarafın duygu ve düşüncelerini anlamak için yeterlidir...
Peki bu düşünceler değişemez mi?..
Değişmesi çok zor...
Yine de ‘Diyalog’ devam etmeli ve başarmak için yılmadan çalışılmalı...
Belki bir gün...
Ama ‘hemen şimdi’ değil!!!