banner564

Sourp Magar ve diğerleri

Kuzey Kıbrıs’ta paha biçilmez değerde tarihi eser vardır...

   Eğer siz bir devlet kurduğunuzu ve o topraklar üzerindeki herşeyin size ait olduğunu iddia ediyorsanız; onlara bakmak ve iyi yönetmek zorundasınız...

   Vatandaşlara iyi hayat şartları sağlamak, sağlıkta, eğitimde, haberleşmede, ulaşımda ve sporda gerekli önlemleri almak sizin görevinizdir...

   Aynı şekilde camilere, kiliselere, manastırlara, tarihi kalelere ve müzelere bakmak da temel görevleriniz arasındadır...

   Ne var ki; son 40 yıldan bu yana ne vatandaşlara iyi bakabildik, ne de tarihi eserlere...

   Özellikle tarihi eserler konusunda dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş bir ihmal, bir ciddiyetsizlik örneği sergiledik...

 

Suçlamalarda haklı çıktılar

 

   Kıbrıslı Rumlar; 1974 sonrasında, hemen tüm uluslararası toplantılarda bizleri ‘işgalcilikle’ suçladılar...

   Buna en somut örnek olarak da kuzeydeki mülklerini gösterdiler...

   “Evime gidemiyorum, malımı yağmaladılar, dini eserleri harabeye çevirdiler” diyerek, sürekli Türkiye aleyhinde bir propaganda savaşı yürüttüler...

   Bizler de onları ‘yalancılıkla’ suçladık...

   Şimdi eğri oturup, doğru konuşalım...

   Yalan mıydı bu suçlamalar?..

   Adanın kuzeyinde çok değerli tarihi eserlerin hangisine bakabildik?..

   Hangisini sahiplendik?..

   Hiçbirini...

   Sadece ‘camiye çevirdiğimiz’ kiliseleri ayakta tutabildik...

   Halbuki; o kararlar da yanlıştı...

   Nasıl ki; güneydeki camiler yerinde duruyor, kuzeydeki kiliseler de yerinde durmalıydı...

   İhtiyaç olan yerlere temelden cami yapmak için de elde büyük olanaklar vardı...

   28 yaşındaki adamı 30 yıl üzerinden emekliye çıkarabilen ve yüklü miktarda ikramiye verebilen marifetli yöneticiler, cami inşaatları için de kaynak ayırabilirlerdi...

 

Utanç verici görüntüler

 

   Birçok kilisenin, camiye çevrilmesini bir kenara bırakalım...

   Kuzey Kıbrıs’ta çok sayıda tarihi eser, bakımsızlıktan yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır...

   Bunlardan bir tanesinde 40 yıl sonra geçtiğimiz Pazar günü dini ayin yapıldı...

   Beşparmak Dağları’nın eteklerindeki ‘Sourp Magar’ kilisesinde gerçekleşen dini ayine çok sayıda Ermeni vatandaşı  katıldı...

   Birleşmiş Milletler Barış Gücü askerleri de oradaydı...

   Ayini izleyen muhabirlerimizin çektiği fotoğrafları gördüğüm zaman içimden bir ses yükseldi:

   Bize beş beter yapmalıdırlar...

   Evet, bunu hak ediyoruz...

   Tabelası bile ezilmiş, ağaçlar arasında kalmış...

   Kapıları, pencereleri, hatta tavan mertekleri sökülmüş...

   Zemin çökmüş, odaların içi çöplüğe dönüştürülmüş...

   Tarihi mekanın duvarlarında bir sürü pis yazılar...

   Ve KKTC yönetimi, 40 yıl sonra bu manastırda dini ayin yapılmasına izin verirken, hiç olmazsa kaba bir temizlik yapma, duvarlardaki yazıları 5 kilo boya ile kapatma ihtiyacı duymadı...

   Herşeyden önce bir insan olarak utandığımızı dünkü manşet haberin başılığında da yansıttık...

   Gerçekten utanıyoruz...

   Aleyhimizdeki propagandaları haklı çıkaranlar sayesinde yüzümüz kızarıyor...

   Kendimizi suçlu hissediyoruz...

   Türkçesi ‘Ayıp’...

YORUM EKLE

banner471

banner473