Barış Pınarı operasyonuna gösterilen orantısız, art niyetli ve düşmanca tepkiler, batılı emperyalistlerin yüzlerindeki maskeyi düşürdü. Düşmanca planlarının şeffaf bir biçimde herkes tarafından, daha açık bir şekilde anlaşılmasına yardımcı oldu.
Hala daha haçlı zihniyetinin etkisi altında olan batılı emperyalistler ile güdümlerindeki Avrupa Birliği, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarına tek yanlı el koymak amacı ile Türkiye’yi devre dışı bırakmak çabasındadır.
Bu amaçla Akdeniz’e savaş gemisi yığınağı yaparak, anavatana askeri açıdan gözdağı vermeye çalışıyorlar.
Rum- Yunanistan ikilisinin; Mısır ve İsrail ile askeri anlaşmalar yapması, Fransa’ya güneyde deniz üssü teklif etmesi, ABD, Fransa ve İngiltere’nin Doğu Akdeniz’de savaş gemileri bulundurmasının başlıca nedeni, anavatanın hidrokarbon paylaşımında dışlamaktır.
Aynı sinsi amaçla emperyalistler, kıta sahanlığı alanını azaltmak amacı ile Kıbrıs’tan uzaklaştırılmasını sağlayacak bir çözüm dayatmaktadırlar. Maalesef KKTC’de yolunu şaşırmış bir kesim de buna çanak tutuyor.
Bizi temsil edenlerin sürekli olarak çözümden ve birleşmekten başka seçeneğimiz bulunmadığını açıklamalardan cesaretlenen Rum tarafı, müzakerelerde BM ve Doruk anlaşmalarındaki ilkeleri de sulandırıp olduğundan farklı şekle soktu. Halen, Rumların daha fazla söz sahibi olacakları çözüm şeklini dayatıyor.
Rum’un, egemenliğini kuzeye yaymak peşinde olduğunun bilinmesine rağmen, müzakerelerde bizi temsil edenler, sırf birleşmek uğruna garanti ve müdahale hakkı ile ordumuzun ayrılmasını bile tartışmayı kabul etti.
Rum tarafı geçmişten günümüze ENOSİS idealinden zerre kadar sapmadı. Türk tarafında ise, maalesef çözüm seçeneği konusunda görüş birliği yoktur.
Üstelik Rum’un müzakerelerde ENOSİS’e sıçrama tahtası olabilecek bir çözüm dayattığının aşikar olmasına rağmen, KKTC’de kendi kendilerini barışsever tanımlayan, fakat gerçekte teslimiyetçi olan kesim, Rum’la birleşmekten başka çare olmadığını savunmaktadır.
İdeolojik saplantılar, maddi beklentiler, Türkiye fobisi ve hatalı solculuk anlayışı nedeniyle, içimizde bazı kişiler de, her koşulda ve Kıbrıs kimliği altında Rumlarla birleşmemizi her derde deva gösteriyorlar.
Bize dayatılan çözümü kabul etmemiz durumunda, adadan göç etmekle esaret altında yaşamak seçeneklerinden birini paylaşacağımız gerçeğini hatırlatanlar ise, çözüm ve barış düşmanlığı ile yaftalayarak susturulmak istenmektedir.
Öte yandan yeni neslin anavatandan, Türk İslam kimliğinden koparılması ve uyduruk Kıbrıslı kimliğinin benimsettirilmesi için yoğun beyin yıkama faaliyetleri sürdürülüyor.
Okullarımızda, Kıbrıs Türk ulusal mücadelesi okutulmamakta ve geçmişte Rumların yaptığı vahşetin, adeta yeni nesilden gizlenmesine çalışılmaktadır.
Başında milli sözcüğü bulunan bakanlığın okullarında, bazı öğretmenlerin anavatana karşı kötüleyici ve Rum tezlerini haklı gösteren söylemleri ile öğrencilerin beyinlerinin yıkanmasına, ses çıkarılmamaktadır.
İki toplumlu barış etkinlikleri safsatası ile gençlerimiz güneyde ağırlanarak, onlara Kıbrıslılık kimliğinin benimsettirilmesine çalışılmaktadır.
Özetle belirtmek gerekirse Rum ve emperyalistler, hidrokarbon kaynaklarından yararlanmaması için, Türkiye’nin Akdeniz’de ve Kıbrıs’ta etkisiz duruma getirilmesi isteniyor.
Türkiye ve KKTC’deki işbirlikçiler, maalesef bu tezgâha çanak tutmaktadır. Bu tezgâhın bozulmaması durumunda, Türk ulusu geri dönüşümsüz zarara uğratılacak.
Sinsi tezgâh bozulmalı
- 23 Ekim 2019, 09:33
- 66
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi