Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, aralarında iktidar partisine mensup bir de milletvekilinin bulunduğu ‘İki toplumlu sağlık komitesinin’ kararı üzerine Rum lideri Nikos Anastasiadis’ten ilaç yardımı istemesi ve 2 bin adet Klorakin’in KKTC’ye gönderilmesinden sonra başlayan tartışmalar dün doruk noktasına ulaştı…
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, söz konusu ilaçların ve diğer sağlık malzemelerinin müsteşarı ile Sağlık Bakanlığı yetkilisi arasında yapılan görüşme sonrasında sınır kapısından geçerek, depoya gönderildiğini açıkladı…
Başbakan Ersin Tatar ise “KKTC bir kabile yönetimi değildir. Biz de kabile mensupları değiliz” dedi…
Kuşkusuz; böylesi kritik bir süreçte devletin tepesinde bu tür tartışmaların yaşanması hiç de hoş olmadı…
Ancak; bu tartışmanın temelinde 6 ay sonra yapılması gereken seçimler vardır…
Seçim söz konusu olduğu zaman, Coronavirüs’ten kaynaklanan tehditler de sökmez…
Halbuki; güneyden gönderilen yardımları kamuoyu önünde tartışmak yerine, karşılıklı görüşme ve uzlaşı yöntemiyle ele almak doğru olandı…
Kapıların açılmasına ihtiyaç var
Bir başka önemli nokta ise; dünyayı tehdit eden böylesi bir salgın döneminde adada yaşayan iki toplum arasındaki ilişkileri geliştirme yönünde adımların atılmasıdır…
Karşılıklı yardımlaşma ‘yapılması gerekenlerin’ başında gelir…
Aynı adayı paylaştığımız bir toplumla sürekli gerilim ortamı içinde yaşayamayız…
Evet; onlarda aşırı uçlar vardır…
Terör örgütleri de vardır…
Bu örgüt mensuplarının Kıbrıslı Türklere iyi niyetle bakmadıklarını da biliyoruz…
Ne var ki; Rum halkının büyük bir kısmını dikkate alarak, ilişkileri geliştirme yönünde adım atmalı ve dünyaya da olumlu mesajlar vermeliyiz…
Neticede; Coronavirüs önlemleri sona erdikten sonra kapılar yeniden açılacak ve karşılıklı geçişler başlayacak…
Karşılıklı geçişlerin yeniden başlaması, özellikle bizim açımızdan çok önemli ve gereklidir…
Uzunca bir süre Türkiye veya AB ülkelerinden kuzeye turist gelmeyeceğine göre; esnafın yüzünü güldürecek olan güneyden gelecek insanlardır…
Sınır kapılarının kapanmasından bu yana akaryakıt satışlarımızın yanı sıra, Kıbrıslı Rumlara satış yapan küçük marketlerimizin satışlarında önemli düşüşler vardır…
Kapalı olmakla birlikte kuaförlerimizin, konfeksiyon mağazalarının da büyük kayıpları vardır…
Bunları dikkate almak ve karşı tarafa ‘sert mesajlar’ göndermek yerine, ilişkilerin gelişmesini öne çıkaran bir siyaset izlenmesinde fayda görüyoruz…
Hatta bugün hem Sayın Akıncı’nın, hem de Sayın Tatar’ın, Rum lideri Nikos Anastasiadis’le, diğer Rum siyasi parti liderlerini telefonla arayıp paskalyalarını kutlamaları çok iyi bir jest olur…
Kriz dönemlerinde dayanışma siyasetine ihtiyaç vardır…