banner564

Sıfırlar ‘geçersizdir’

  Rum tarafında ders kitapları değişmedi...
  Çocuklara hala Türk düşmanlığı aşılanıyor...
  Öğrenciler ve aileler arasında ciddi bir kaynaşma yok...
  EOKA’nın yerine kurulan ELAM terör örgütü 13 bin oy alarak parlamentoya girdi...
  Kıbrıslı Türklere saldıranlardan henüz bir tanesi dahi ceza almadı...   
  ELAM’ın hedefleri arasında sadece Kıbrıslı Türkler yoktur... 
  Kıbrıslı Türklerle federasyon kurmak isteyen AKEL’ciler de vardır...
  O yüzden de AKEL’in eski lideri, bir dönemin Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas tam 13 kişilik koruma ordusuyla dolaşıyor...
  Meclis’te Enosis kararının alınmasını zamansız bulan AKEL milletvekili, ELAM üyesi tarafından ‘dışarıda hesaplaşmaya’ davet edilebiliyor...
  Akıncı’nın seçimi kazandığı gece Türk kesimine geçerek, kutlamalara katılan EDİ eski Başkanı, Avukat Mihalis Papapetru’nun aracı, Kıbrıslı Türklerle yakın temas halinde olduğu gerekçesiyle bu teröristler tarafından kundaklanabiliyor...
  EOKA kahramanları için hala anıtlar dikiliyor, yakınlarına madalya veriliyor...
  Ve tüm bu gerçekler karşımızda dururken, bizlere ‘sıfır garanti, sıfır asker’ diyebiliyorlar...
  Ya da Türk askeri yerine ‘Uluslararası polis gücünün’ bizleri koruyabileceğini söyleyebiliyorlar...
  İçinde Rum Milli Muhafız Ordusu askerlerinin de bulunacağı bir Uluslararası Polis Gücü’nün bizleri nasıl koruyacağına açıklık getiremiyorlar...

Dünya bunu görmeli
 
  Annan Planı hazırlanırken, Kıbrıslı Türklerin ‘güvenlik ihtiyacı’ gerek Birleşmiş Milletler, gerekse Avrupa Birliği tarafından anlayışla karşılanmıştı...
  Şimdiki Rum lideri Nikos Anastasiadis de bu plana “evet” demişti...
  Peki şimdi ne oldu da garantilerin tümüyle ortadan kaldırılması isteniyor?..
  “Efendim Kıbrıslı Rumlar Türk ordusundan korkuyor” diyenlere verilecek cevap mı bulunamıyor?..
  Türk ordusunun 43 yıldan beri hiç kimseye saldırmadığını bilmiyorlar mı?..
  Türk ordusunun adadaki varlığına karşın ELAM’ın saldırılarını görmüyorlar mı?..
  Sıfır garanti şartıyla masaya oturulması halinde, bunun bizleri olumlu bir sonuca götürmeyeceğini bildikleri halde, neden bunda ısrar ettiklerini birilerinin onlara sorması gerekmiyor mu?..
  Evet; adada kalıcı bir çözüm istiyoruz...
  Bunun için de on binlerce insanımızı yeniden göçmen durumuna düşürecek planlara “evet” diyoruz...
  Sırf ada yeniden bütünleşsin, düşmanlıklar sona ersin diye ekonomik açıdan büyük kayıpları göğüslemeyi kabul ediyoruz...
  Ancak; düne kadar ‘Askersiz Kıbrıs’ tezini savunan Rum liderliğinin şimdi doğal gaz meselesini öne sürerek ‘Daha güçlü bir Rum ordusu’ stratejisiyle, binlerce kişilik profesyonel asker alımına yönelmesini ‘ciddi bir tehdit’ olarak görüyoruz...
  Bu tür tehditleri ‘Uluslararası Polis Gücü’nün önleyebilmesi mümkün değildir...
  Dünyamızda bunun örnekleri çoktur...
  Ayrıca 1963-1974 yılları arasında, çok uluslu Barış Gücü’nün bulunduğu bir dönemde nelerin yapıldığını unutmuş değiliz...
  Öyleyse yeni maceralara sürüklenmek yerine, her iki toplumu da güvence altında tutan ‘Garanti ve İttifak Anlaşmaları’ aynen devam etmelidir...
  İçte iki ayrı yönetim, dışta tek devlet uygulamasıyla başlarız...
  Her şey yolunda gider ve anlayışlar değişirse, garantiler konusunu ileriki yıllarda yeniden ele alabiliriz...
  Sıfır garanti üzerinde ısrar etmek sıfır sonucu getirir...
YORUM EKLE

banner608

banner474