banner564

Ses veren yok mu?

  Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kocas; Rum Ulusal Konseyi’nin toplantısına katılarak, bundan sonraki stratejileri ele aldı...
  Kuşkusuz; Anastasiadis’i hırpalayan muhalefet liderlerine de gerekli mesajları verdi...
  Bundan sonraki roller de paylaşıldı...
  Kocas; toplantı sonrasında yaptığı açıklamada, yeni bir müzakere sürecinden söz ederek “Ama bu kez iyi hazırlık yapılmalı” dedi...
  Karşısında çocuk varmış gibi, KKTC liderliği ile Türk hükümetini aldatmaya yönelik bir tavır sergiledi...
  Anastasiadis de yaptığı açıklamada “Türkiye çekilirse biz Kıbrıslı Türklerle eskiden olduğu gibi iyi anlaşırız” dedi...
  Bunları dün 20 dakika süreyle telefonda konuştuğu Almanya Başbakanı Angela Merkel’e de söyledi...
  AB üyesi ülkelerin liderlerine sürekli aynı mesajı veriyor ve “Türkiye çekilirse, Kıbrıs sorunu çözülür” diyor...
  Peki biz ne yapıyoruz?..
  Türkiye’nin çekilmesi halinde bu ülkede başımıza nelerin geleceğini bilen siyasiler, kurum ve kuruluş temsilcileri ne yapıyor?..
  Bu ülkenin hükümeti, muhalefet partileri ne yapıyor?..

Sesimizi yükseltmeliyiz
 
  Dikilitaş’ın ötesine geçmeyen beyanatlarla tanıtım yapmak ve derdimizi anlatmak mümkün değildir...
  Organize bir şekilde tam bir seferberlik ruhu içinde iki toplumun bir arada yaşamaya hazır olmadığını anlatmalıyız...
  Nasıl mı?..
  Bırakalım geçmişte olanları...
  Yarın akşam 19.30’da terörist ELAM’ın yapacağı eyleme bakalım...
  Bu eylemi incelemeye alıp, AB’nin ve BM’nin de izlemesini sağlayalım...
  Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne mektup gönderelim...
  Bunu olsun yapabilir miyiz?..
  Yapamayız...
  Yarın en önemli gündem maddesi bayram nutuklarıdır...
  Yine Kıbrıs etrafında dönecek sözlerdir...
  Bunun dışında bizleri kimse duymayacak...
  Zaten ülke yönetiminin bu konularla pek ilgisi de kalmadı...
  Cumhurbaşkanı günlerini ‘bilgilendirme’ toplantılarıyla geçiriyor...
  Hükümet üyeleri, seçim stratejileri üzerinde çalışıyor...

Kelle’ gündemi var
 
  Hatta şimdiden bazı bakan ve milletvekillerinin ‘kellesini’ almaya yönelik girişimler yapılıyor...
  Mesela Güzelyurt kaynıyor...
  Ama Rumlara iadesi istendiği için değil...
  Bir Bakan’ın ‘kellesini yok etme’ girişimlerinden dolayı...
  O da mesaj veriyor:
  “Yıkılmadım, dimdik ayaktayım...Örgütler de yanımda...”
  Muhalefet ise hala “inadına barış” diyor...
  Karşı tarafın yaptıkları dile getirilmiyor...
  ELAM’ın topuzlu saldırılarından söz edilmiyor...
  Kilisenin desteğiyle yürütülen Enosis siyaseti eleştirilmiyor...
  Türkiye’nin garantörlüğünün sulandırılması, hele müdahale hakkının kaldırılması durumunda Kıbrıslı Türklerin kime, nasıl güveneceğini halka anlatamıyor...
  Garip bir durumdayız...
  Bugün 19 Temmuz...
  Kendi kendimize Şafak Nöbeti tutalım, nutuk da atalım...
  Ancak haklılığımızı anlatacak adımlar da atalım...
  Bunu yapamadığımız sürece, Rum tarafını şımartanlar çok olacak...
  Fransa Savunma Bakanı gidecek, Almanya’nın Bakanı gelecek...
  Kıbrıs Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünden söz ederek, işgal kuvvetlerinin (!) ayrılması tezine destek verecekler...
  Halbuki; barışı koruyan, onların ‘işgalci’ dedikleri Türk askeridir...
  Bunu olsun haykıramıyorsak...
  Yazıklar olsun bize...
YORUM EKLE

banner471

banner474