Doğrusu Ekim’in üçünde akşam üzeri kan ter içinde eve dönmeyi ve vantilatörün karşısına çökmeyi hiç hesaplamıyordum. Ama tam öyle oldu. 
 
 
O sabah kurumuş birkaç ağacı kestirmek ve havaların çok yakında soğuyacağı beklentisi içinde odunluğu düzene sokmak için plan yapıyordum. 
 
 
Ama beterin beteri var. Sıcaklık 42 °C’ye ulaşacağı için Rum tarafında tehlike uyarısı yapılmış. Tarihlerinde ilk defa Ekim’de böyle bir uyarı yapmak zorunda kalmışlar. 
 
 
Onlarda ilk defa ise bizde de ilk defadır. Adayı ikiye böldük ama havayı ikiye bölemeyiz. Ellerinden gelse bazıları yapardı. Ama gelmiyor. 
 
 
Aslında adayı ikiye bölmeyi de pek beceremediler. Yeşil hatta açılan kapılardan bu yıl üç milyon giriş çıkış olmuş.
 
 
Yeşil hattı, yani sınırı tamamen ortadan kaldırsalar ne olur? Hiçbir şey olmaz. Geçişler artar. Kuyrukta beklememek için evinde kalmayı tercih edenler açılacak olan bin bir yoldan karşıya geçer. 
 
 
Biz onları veya onlar bizi öldürmez mi? Hiç sanmıyorum. Kapılar açıldığından bu yana şiddet hemen hemen hiç görülmediğine göre… 
 
 
Eğer buralarda oturuyorsanız biliyorsunuzdur. Geçişler o kadar arttı ki çoğu zaman kuyrukta uzun zaman beklemek gerekiyor. Ben bir defa o taraftan bu tarafa üç saatte geçtim. 
 
 
Ticaret erbabı, kuyruklar işlerine engel oluyor diye bu duruma ateş püskürüyor. 
 
 
Türk Lirası sürekli değer kaybettiği için KKTC, Euro kazanan Rumlar için ucuz bir alışveriş yeri oldu. Marketler, lokantalar ve özellikle petrol istasyonları bu durumdan memnun: enflasyon ve devalüasyonların fakirleştirdiği tüketici Kıbrıslı Türklerin yerini Rumlar doldurdu. Hem de fazlasıyla. 
 
 
Birçok yorumcunun önerisi, daha fazla kapı açılması ve açık kapılardaki kimlik kontrol noktalarının çoğaltılmasıdır. 
 
 
Kıdemli bir hudut gözlemcisi olarak bu önlemlerin sorunu çözeceğine inanmıyorum. 
 
 
Diyelim ki bir kişi, üç dakikada geçiş formalitesini tamamlıyor. Araçta dört kişi varsa dört çarpı üç, 12 dakika.
 
 
Tek çözüm havaalanındaki gümrük geçişlerinde uygulanan sistemi buraya getirmektir. Orada ne oluyor? 
 
 
Gümrük memurlarını şüphelendiren birkaç kişi hariç herkes elini kolunu sallayarak geçiyor.
 
 
 
Geçişlerde Kıbrıs Cumhuriyeti veya KKTC kimliğini gösterenler serbestçe girip çıkmalıdır. Rumlar bunu kısmen uyguluyor: Taraflarını terk edenleri “geç kardeş” işareti ile kayda geçirmeden yolluyorlar.
 
 
Ama bunun sakıncaları var!!!
 
 
Tamam. Sakıncasını görürsen iki veya üç haftada eski düzene dönersin.
 
 
Ama ne sakıncası olacak? Kaçakçılar düzeni çoktan kurdu. Onlar ne isterlerse iki taraf arasında taşıyorlar. Bunu da herkes biliyor. Ben bile.
 
 
***
 
Bir gün Rum tarafında Fransız malı mobilya satan bir dükkâna uğradım. Satın almak değil bakmak niyetiyle. Dükkân sahibi alıcı sandığı için benimle epey meşgul oldu. 
 
 
“Mobilyalarınız çok güzel,” dedim. “Ama ben diğer tarafta oturuyorum.”
 
 
“Sizin Mustafa’dan (ismi değiştirdim) haberiniz yok mu?” dedi dükkâncı biraz hayretle. “O her şeyi karşıya taşıyabilir. Bunu herkes biliyor. Numarasını verebilirim.”
 
 
Kuzeye dönünce araştırdım. Gerçekten böyle biri varmış ve kamyonla mobilya bile geçiriyormuş.
 
 
O zaman?