banner564

Seçimlerin maliyeti

Bilindiği üzere coğrafyamızın gündemi Cumhurbaşkanlığı seçimidir. Aday sayısı günden güne artmaktadır. Kimi adaylar Cumhurbaşkanlığı seçimi adaylığını alelacele açıklarken, kimileri de sessiz sedasız açıkladı. Kimileri de adaylığını bir şölen havasında açıklamaya hazırlanmaktadır. Bu aday bolluğunda sonucun ne olacağı ancak sandıkların sayım ve dökümleri yapıldıktan sonra belli olacak. Ancak kesin olan şudur ki Nisan 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalacaktır. Bunu yalnızca ben söylemiyorum, herkes seçimin ikinci tura kalacağı konusunda hemfikir. Dahası seçim sonrası hükümetin bozulacağı ve genel erken seçime gidileceği de kulislerde konuşulmaktadır.
Coğrafyamızın ekonomik ve sosyal durumu göz önünde bulundurulduğunda, seçimlerin devlete ve topluma olan maliyeti azımsanamayacak kadar yüksektir. Demokrasinin olmazsa olmazı seçimler, büyük bir operasyon ve planlama gerektirdiğinden pek de ucuza mal edilmemektedir. Küçük bir coğrafyada kısa zamanda birden fazla seçime gitmek, seçim maliyetinin katlanarak artmasına neden olmaktadır. Dahası seçim maliyetlerinin doğrudan etkisi olduğu gibi dolaylı bir etkisi de bulunmaktadır.
Seçimlerde Yüksek Seçim Kurulu ve ilçe kurulları, seçim sandıkları, seçmen listesi gibi görevlerde çalışanların maliyeti doğrudan maliyet içerisinde hesaplanmaktadır. Seçimlerin doğrudan maliyetinden ziyade dolaylı maliyetlerinin ekonomiye külfeti daha fazla olmaktadır. Bunun adına kısaca "ekonomik ve siyasal belirsizlik" maliyeti de diyebiliriz. 
Seçim atmosferinde yatırımcılar geleceği göremediği için bir anlamda frene basmaktadırlar. Aynı şekilde devlet görevlileri de ülke idaresine odaklanmak yerine iktidar partisi odaklı etkinliklere konsantre olmaktadırlar. Daha da önemlisi politikacılar yapısal reformlar, yatırımı teşvik edecek hamleler yerine, seçmenlere ulaşmaya odaklanmaktadır. Bütün bu kaynak aktarımları ekonomideki büyümeyi olumsuz yönde etkilemektedir. Toplam seçim maliyetinin doğrudan ve dolaylı faturası sosyal ve ekonomik büyümeye negatif bir etki yaratmaktadır.
Seçimlere; adaylar, partiler ve devlet yüklüce bir miktar para ve zaman harcıyor. Hükümetin bütçe harcamalarını kontrol altına alması gereken bir zamanda iki turlu Cumhurbaşkanlığı ve ardından erken seçimin ihtimal dâhilinde olması, seçim ekonomisinin maliyetlerini çok ciddi olarak artıracaktır. Ancak şu gerçek unutulmamalıdır ki seçimlerin maliyetleri ne kadar yüksek olursa olsun, günün sonunda bu maliyet yine topluma ödetilecektir. Dolayısıyla seçimler sonrası gelecek olan maliyet artışları ve hatta yeni vergileri şimdiden görür gibiyim. Gelir dağılımının günden güne farklılaştığı bir zamanda, demokrasinin gereği olan seçimler toplumu refaha değil, darboğaza götürecek gibi gözükmektedir.
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar. 

YORUM EKLE

banner471

banner474