Türkiye tv kanallarının bir kısmında, “ Güney Kıbrıs Rum Devleti” diye ifade ettikleri “ Kıbrıs Cumhuriyetinin”, ABD ve Fransa ile yaptığı askeri antlaşmalar, deniz ve hava üsleri gelişmesine endişeli yaklaşımlar dile getiriliyor. Ama tümü de Kıbrıs’ta, “İki Devletli teze” destek beyan ediyor.
O zaman, Kıbrıs’ın Toprak Bütünlüğünün Garantörü olan Türkiye’nin bundan uzaklaşması ile Kıbrıs’ta oluşacak iki ayrı devletin; Güneyinde olanın, alacağı tek yanlı kararlara itiraz nasıl olur? Eğer teziniz bu ise , buna yol açan bu politikadır.. 1964 sonrası, “ Kıbrıs Cumhuriyeti Öldü Gömüldü” dendi. KC için şimdi de, “ yok hükmünde” deniyor. Ama “yok hükmünde” denen; ABD, Fransa ile askeri antlaşmalar yapıyor. Azerbaycan’da resmi olarak Devlet Başkanı ve Dışişleri Bakanlığınca ağırlanıyor. Türkiye Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanlığı ile de “gayri resmi” buluşmalar yapabiliyor.
Günümüzde çözüm olmadan, “ Kıbrıs Cumhuriyeti” AB üyesi oldu. Böylece çok ortaklı büyük bir siyasi oluşumun eşit tarafı oldu. Bu öyle bir avantaj ki AB ilişkilerinde ilerleme arzulayan Türkiye ile ilgili alınacak AB kararlarında, eşit AB ortak olarak, “Kıbrıs Cumhuriyetinin “ de onayı, en azından tepkisizliği gerekir. Şimdi ise amaçları, NATO ve ABD ile Doğu Akdeniz ile Orta Doğu’ya dönük, yeni düzenlemelerde konum elde etmek. Bu nedenle, “ KC Hükümet Sözcüsü” Sayın Yannis Antoniou’nun, Başkan Sayın Nicos Hristodulidis’in, ABD Başkanı Sayın Biden ile görüşmesinden sonra ABD niyetleri ile ilgili yaptığı açıklama önemlidir. Ona göre, ABD’nin Kıbrıs sorununa dönük yaklaşımı; “ Niteliği ve içeriği güvenlik ve istikrar koşulları yaratan, belirsiz ve öngörülemez bir şeye neden olmayan çözüm”. Yani Kıbrıs’ın NATO çeperinde yer alması. Tek yanlı AB üyeliğinin neden olduklarını düşündüğümüzde, Türkiye’nin NATO üyesi olmasına karşın; bu gelişmenin, onlara getireceği olanakları görmek gerekir.
Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan, Kıbrıs sorunun çözümüne yönelik olarak, “ Kıbrıs’ta güç paylaşımı arayışları çözüm getirmiyor” dedi. Ama siyasi eşitliğe dayalı Federal tezi, BM zemini ile birlikte dipfrize koymak günümüzde, fırsatlar kollayan güçlere yeni zemin yaratıyor. Kıbrıs’ta gelişen bu yeni durumu; ABD’nin, Suriye’deki askeri varlığının, Türkiye için ne denli endişeli hal oluşturduğuna bakarak da değerlendirmek gerekir. Sayın Fidan; Suriye’deki durumu herkesten daha iyi bilir. Günümüzde bu hali aşmak için, Suriye Devlet Başkanı Sayın Esad ile yumuşama arayışları için de emek ortaya koyuyor. Hal bu iken, Kıbrıs’ta konuşlanacak ABD askeri varlığı da her halde, “ Amerikan futbolu” oynamaya gelmeyecek. Suriye’de, Toprak Bütünlüğü temelinde, Sayın Esad ile sorunlu ilişkiyi düzelterek, çare arama çabaları ortada iken. Adanın Toprak Bütünlüğünün Garantörü olan Türkiye ile adanın eşit ortağı olan Kıbrıs Türk Toplumunun; adanın ortak geleceği için, Siyasi Eşitlik temelinde Güç Paylaşımını temel alan BM Parametrelerine dayalı Müzakere sürecinden kaçmak doğru bir tavır mı? Unutmayalım ki ideolojik ve iç siyasi çıkarlar uğruna, Kıbrıs’ın tek yanlı AB üyelik yolunu “ biz” döşedik. 1994 Gümrük Birliği için, AB - KC Hükümetler Arası görüşmelerine; 1999 Helsinki Zirve Kararını da AB Aday Üyeliği için onaylayarak ve 2003 AB Kopenhag Zirvesinde de ANNAN Planının görüşme zemini olmasını ret ederek, tek yanlı AB üyelik yolunu “biz” döşedik. Şimdide Güç Paylaşımı yerine, ‘yarısı benim, gerisi senin’ tezi ile ada ve Doğu Akdeniz’de başkalarını da söz sahibi yapmanın eşiğindeyiz. Serinkanlılıkla ve kararlılıkla BM Parametrelerini temel almalıyız.
Sayın Fidan’ın değerlendirmesi
- 18 Kasım 2024, 10:23
- 56
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi