banner564

Savaş, balo değil

Dünyanın ısısı artıyor. Okyanuslar, denizler ısınıyor. Okyanuslar , ta nerede diye düşünenler olabilir. Ancak Akdeniz’de dünyanın bir parçası ve bu olumsuz gelişme yaşanıyor.

İklime dair bu ısınma ile paralel,  dünyanın siyasi ikliminde de ciddi bir ısınma var. Pasifik Okyanusundan, Güney Çin Denizine ve Hint Okyanusundan, Basra Körfezi, Kızıl Deniz’e; oradan Akdeniz’e ciddi siyasi, askeri gerilimler bir birine ekleniyor. Bu,  Akdeniz’den başlayıp, Karadeniz ve Kuzeydeki Arktik Okyanusu,   Baltık Denizine kadar uzanan ciddi bir siyasi “fay “ hattı oluşturuyor. Bu fay hatlarında da basınç birikimi devam ediyor. Geçmiş Küba Krizinden  sonra,  dünyada Nükleer savaş söylemi açık ve pervasızca konuşulmaya başlandı. Türkiye TV kanallarının bir kısmında, dünya haritaları önünde kimi analistler, devamlı savaş senaryoları konuşuyor. Türkiye Savunma Bakanlığı geçen günlerde yaptığı açıklamada, “ Dünyada savaş riski olduğunu” ifade etti.

Birinci ve İkinci Dünya savaşlarının, bölgesel gerilimlerin ısınması ile oluşan siyasi fay hatlarında biriken basıncın, bir  kıvılcımın  tetiklemesi ile çıktığını ve  milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine ve  her alanda  büyük bir yıkıma yol açtığını unutamayız. Bu nedenle bugün,  teknolojinin silah sanayinde yol açtığı gelişme, füze teknonojisi, insansız öldürme araçları ve  nükleer silahlar bağlamında oluşan yeni durumun;  bir üçüncü  dünya savaşında,  iki eski savaştan çok daha büyük bir yıkıma yol açacağı da açıktır.

Hele yanı başımızda, İsrail’in faşist yönetiminin, Gazze’de Filistin Halkına yönelik vahşi saldırısı devam ederken, bu gerilim bizi de hali ile sarmalına daha fazla sarıyor. Nitekim, İsrail’in faşist hükümetinin Lübnan’a yönelik saldırı niyeti,  hali ile Hizbullahı daha da tetikledi. Bu nedenle Hizbullah, daha önce yaşananlara dayanarak, eğer Lübnan’a yönelik saldırıda Kıbrıs’taki üsler ve coğrafya kullanılacaksa, Kıbrıs’ı da elindeki füzelerle vuracağını açıkladı. Bu endişe yarattı. Bunun üzerine Kuzeyde ve Türkiye’de,  bu saldırı uyarısının,  Güney Kıbrıs’ı ilgilendirdiği vurdum duymaz tavrı gelişti. Bu çok yanlış. Neden mi? Limasol ile Girne’nin bir birinden harita üzerinden “kuş uçuşu” uzaklığı 45 Km dir. Yani siyasi olarak uzak gördüğünüz,  filli olarak her açıdan çok yakındır.

Üstelik eğer hedef, İngiliz Üsleri ise durum çok daha vahim olur. Çünkü İngiliz Üsleri;  Birleşik Krallığın, ingiltere’nin Hükümran Toprakları statüsündedir. Yani İngiliz Toprağıdır. Bu nedenle NATO üyesi de olan İngiltere’ye yönelik bu saldırı, NATO Antlaşmasının 5. Maddesine göre tüm NATO üyelerine yönelik saldırı olarak olarak değerlendirilme zemini doğurur. Peki o zaman NATO üyesi olan Türkiye ve Yunanistan nasıl tavır alır?

Ayrıca, Hizbullah  açıklaması ile eş zamanlı olarak NATO’nun en büyük askeri gücü olan ABD’nin, Doğu  Akdenize, yeniden   Uçak Gemisi ve donanma yollaması da manidar değil mi? Yani bu öyle yalnızca “Güneyi ilgilendirir” gibi pasifist de diyemeyeceğim gerekçelerle ele alınabilecek bir  tehlike değildir.

İşte bu nedenle herkesin ilgilendiği bir statejik adada yaşayan bizler, Ana  Dili Türkçe ve Yunanca olan Kıbrıs sakinleri,  kısır çekişmelere mahkum ettiğimiz Kıbrıs Sorununu, akıl dolu bir çözüme götürmediğimiz sürece; Ortak Yurdumuz Kıbrıs’ın ve  Türkiye ile Yunanistan’nın;  doğrudan  tarafı olmadığımız olaylarda, dominat taraflarının  yol açtığı akıntılarda,  yelkensiz, pusulasız; girdaplara  süklenmesine engel olamayız.

YORUM EKLE

banner471

banner473