Ülkemizde turizm anlamında beklediğimiz güzellikleri çok yaşayamasak da bazen kalbinize öyle anlar dokunur ki gerçekten de dejavu hissedersiniz. Yalnızca hissetmekle kalmayıp adeta yaşarsınız. Ülkemizin kültürel miras anlamında bir çok tarihi ve kültürel mirasını bünyesinde barındıran eski tarihi ismiyle “ Beyaz Melekler şehri” Lefkoşa’nın tarihi içerisinde bir yolculuk yapmak ihtiyacı hissettim.
Özellikle tarihi Büyük Han civarına park ettiğim arabamı Kumarcılar Hanında  bir kahve içerek oradaki mistizimi dibine kadar yaşayarak Geçmişin güzellikleri arasında yolculuğumu Büyük Hamam önünden geçerek, kendimi Sarayönü’ne attım. 
Eskilerin şehrinde özellikle cumartesinin verdiği kalabalıkla Yolculuğumun varış noktası Samanbahçe’ye doğru yol aldım. 

Samanbahçe tarihi 

Osmanlı Döneminde Adanın en zengin ekonomik kuruluşlarından biri olan Vakıflar İdaresi birtakım yatırımlar gerçekleştirir. Samanbahçe projesi de o projelerden birisidir. Samanbahçe evleri inşa edilmeden önce alanda Şaban Paşa'ya ait olan ve tarihi Suriçi bölgesinde yaşayan vatandaşların sebze ve meyve ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılan bir bahçe yer almaktadır. 1905 yılında Evkaf ile Belediye arasında bir sözleşme imzalanır ve alan büyükbaş hayvan pazarı olarak kullanılmaya başlanır. 1915 yılına ait bir tapu haritasında, bölgenin atıl bulunduğu görülmektedir. 1917 yılında bu sözleşme feshedilir. Dönemin en zengin kurumlarından olan Vakıflar, Samanbahçe projesini hazırlar. Osmanlıların Kıbrıs'tan çıkışının 20. yılında, Evkaf Murahhası Musa İrfan Bey görevde bulunduğu 1918-1925 yılları arasında projenin temelini atar. Yüzlerce fakir Türk insanına ev sahipliği yapacak olan bu proje, vakıf felsefesinin en güzel örneklerinden birini teşkil eder. Bu dönemde konut ihtiyacının artması nedeniyle konutların inşasına başlanır. Konutlar, maddi durumu yetersiz vatandaşlar için bir sosyal sorumluluk projesi kapsamında inşa edilir. ( Kaynak Vikipedia ) 

Buram Buram Kıbrıs kokan Brunch 

Genellikle Büyük otellerin organize ettiği özel pazar günleri aktivitelerinden bir tanesi gastronomi de
(breakfast ) ve (Lunch ) kelimelerini bir araya getirilerek oluşturulduğu Brunch yemekleri çok önemli bir yer tutar.
Böylesi güzel bir etkinliği kendi bünyelerine taşıyan İskemleci  restoran sahipleri Melahat ile Gülfer ve anneleri Neşe Öke aslında burada neredeyse 70 yıl mevcudiyetlerini sürdürmektedirler. Daha önceleri Kıbrıs’ın vazgeçilmezi olan iskemle imalatı yapan bu özel aile şimdi burayı müthiş bir butik otele ve özellikle öğle saatlerinde bölgenin siyasi ve avukat dünyasının buluştuğu ve öğle yemeklerini yedikleri geleneksel bir Kıbrıs Türk restoranına dönüştürmüş.
Aslında butik otel konseptinde de hizmet veren bu şahane yer şu anda üç oda altı yataklı bir hizmet yerine dönüştürüldü. Hemen bitişiklerindeki yeri de alarak oda sayılarını yediye ve restoran kapasitesini de kapalı alanda seksen kişiye hizmet verecek önemli bir “fine dining”  noktası haline restore  için kolları sıvamışlar . 
Kızartma Hellimden tutunda, sucuk bir yumurtaya, mis gibi kokan kuzu ciğerinden Bulgur köftesi ve sigara böreklerine, çeşit çeşit Kıbrıs reçellerinden , menemenlere, Kaymaklı ballardan tutunda , taze sıkılmış portakal sularına, Zeytinli , hellimli, ve taptaze çakisteze , pide çeşitlerinden , Peynir çeşitlerine , köyden gelen domates,  salatalığa kadar Bir çok lezzet cumartesi kapılarını misafirlerine açıyor . 
Siz de bu mistik ortamda şahane bir bahçede cumartesi keyfi yapmak isterseniz mutlaka deneyin derim.